12.07.2019

tanrı'nın tarihi

karen armstrong

din, bir şeylerin yanlış olduğu düşüncesiyle başlar.

tarih boyunca insanlar ruhun bu geçici dünyayı aşan boyutunu hissettiler. gerçekten de insan zihninin bu biçimde kendisini aşan kavramlar düşünebilmesi onun dikkate değer bir özelliğidir. bu aşkınlık deneyimi yaşamın gerçeği olmuştur.

zihnimizin çalışmasından, çatışma ve çeşitlilikten haz duymayışımızdan anlayacağımız üzere, bütün varlıklar birliği arzularlar. bir'e dönme özlemi içindedirler. bu dışsal bir gerçeğe yükselmeden çok, zihnin derinliklerine doğru içsel bir iniştir.

engin insan kalabalığında korkmuş, yitik ve yalnızız her birimiz. bu bilinmezlik ve korkudan tek kurtuluşumuz tanrı'nın bize dönmesidir. tanrı bizim bireyselliğimizi azaltmaz, bu nedenle, tam kendi bilincine erişmemizi sağlar.

ruhta üç özellik vardır: bellek, anlama ve istek. bunlar bilgi, kendini bilme ve sevgiye tekabül eder. üç tanrısal kişilik gibi, bu zihinsel etkinlikler özünde tektir çünkü üç ayrı zihin oluşturmazlar fakat her biri zihnin bütününü işgal eder ve öteki ikisiyle örtüşür.

tanrı, dışsal, nesnelleşmiş ve varlığı akılla kanıtlanabilir bir varlık olmak yerine, her şeyi kapsayan bir gerçeklik ve ona bağlı ve varlığını onun zorunlu varlığından alan varlıkları algıladığımız gibi algılanmayacak nihai varlıktır: öyleyse özel bir görme biçimi geliştirmemiz gerekir.

işaya: yüreğimin inandığı ve sevdiği gerçeğini bir nebze anlamak istiyorum. inanayım diye anlamak istemiyorum, anlayayım diye inanıyorum (credo ut intellegam). çünkü şuna inanıyorum: inancım olmadıkça anlamayacağım.

insan soyunun yarısını beğenmeyerek ayrıca da zihnin, yüreğin ve gövdenin her türlü irade dışı hareketini ölümcül bir şehvetin belirtisi olarak görerek bir din ancak erkek ve kadınları kendi konumlarına yabancılaştırır.

batı hristiyanlığı bu nevrotik kadın düşmanlığından hiçbir zaman tam anlamıyla kurtulamadı ve hâlâ kadınların papaz olarak atanmasına gösterilen dengesiz tepkiyle gündemdedir. doğulu kadınlar o zamanki bütün uygar dünyanın kadınlarının yaşadığı aşağılanmanın yükünü paylaşırlarken, batılı kız kardeşleri fazladan, onları toplum dışı bırakan korku ve nefrete yol açan günahkar ve iğrendirici cinselliğin lekesini de taşıdılar.

dinsel bakış açısından bile, belki düzen kavramından çıkartılan sav dışında, her kanıt "tanrı"nın yalnızca bir başka varlık, varlık dizisinde bir halka olduğu görüşünü içererek kuşkulu kalıyor.

zihnin derinliklerine yolculuk büyük kişisel riskler taşır; çünkü orada bulduklarımızı taşımaya gücümüz yetmeyebilir.

halüsinasyon genellikle patolojik bir durum olduğundan, yoğun tefekkür ve içsel bakış sırasında görünen simgelerle başetmek ve onları yorumlamak önemli derecede yetenek ve zihinsel denge gerektirir.