14.07.2019

canım aliye, ruhum filiz

sabahattin ali

şunu esas olarak kabul etmeliyiz ki insanların hemen ekserisi yalnız kendilerini düşünürler. dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların, bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. ilk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır.

insan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek.

başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız. hayatta en büyük vazife ve saadet olarak şunu almak lazımdır: bize yakın ve uzak bütün insanlara yardım etmek, bütün insanların iyiliğine çalışmak.

insan muhitin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir. bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş olmuştu. fakat bu yetmiyor. şiirlerimde de gördün ki kitaplara rağmen çok ıstırap çektim. çünkü candan bir insanım yoktu. sen benim yarım kalan tarafımı ikmal edeceksin.

doğrusu, dünyada rahat yaşamak için aptal olmak lazım. fakat aptal olmaktansa biraz daha rahatsız yaşamak daha iyidir bence.

neşe insanın içinde bulunduktan sonra, hayat onu ne kadar meydana çıkmaktan men etse, ne kadar boğmaya çalışsa yine ilk fırsatta kendini gösterir.

iki insanın hayatlarını birleştirmesinde en ehemmiyetli nokta, birbirlerini sevmeleri ve hüsnüniyet sahibi olmalarıdır.

köylü kıyafetindeki resmine bakmaya doyamıyorum. her gece başucumda duruyor, ona bakarak uyuyorum. ben dünyada bu kadar güzel gülen, güldüğü zaman bu kadar güzel olan insan görmedim.

mektupların senin göğsünde ne kadar temiz ve insan bir kalbin çarptığını bana gösteriyor, bu kalp bundan böyle benimkiyle beraber çarpacağı için dünyanın en bahtiyar insanıyım.