17.05.2018

graziella

alphonse de lamartine

siyasal özgürlük duygusu, imkan sahibi insanların bu özlemi, halkın içine kadar işlemez.

gençliğin ilk hayali olması, ancak yüreğin solup ruhun gücünü yitirdiği, cesaretin kırıldığı vakit yok olması; özgürlüğün, insanın kutsal ülküsü olduğunun kanıtıdır. yirmi yaşında olup da cumhuriyetçi olmayan bir tek ruh yoktur. köleleşip de yıpranmayan tek yürek yoktur.

yalnızca üzüntüyle harcanan insan hayatı geri gelmez. bir günlük gözyaşı, bir yıllık çalışmadan daha çok güç tükettirir.

insan her yerde insandır. hassas yaradılışı hep aynı içgüdüleri barındırır; ister roma'nın parthenon'unda, saint-pierre'inde olsun, ister procida'nın kayaları üzerindeki fakir bir balıkçının kayığında.

iştahın baharat eklediği ve uzuvların sapasağlam olduğu durumda, en sıradan besinler bile vücuda yeterli gelir ve onu yeniler.

adı sanı duyulmamış insanlar böyle zamanlarda ortaya çıkar, isimleriyle olduğu gibi dehalarıyla da kitleleri uyandırır, zorbalıkla mücadele eder, ulusları kurtarırlar; ardından da istikrarsız ve nankör halklar yüzünden değerini bilmeyen zamanın ve öçlerini alacak gelecek kuşaklar karşısında idam sehpasının kurbanı oluverirler.

toplumun üst sınıflarında samimi bir arkadaşlığın kurulması için gerekli görülen zaman, alt sınıflarda söz konusu bile değildir. duygular menfaatlerle kirletilmediği için, kalplar güvenle açılır ve çabucak kaynaşır. akrabalık kurmaya doğal insanlar için sekiz gün bile yeterliyken, sosyete insanları için sekiz yıl bile azdır.

dünyanın bütün altınları hassas bir insanın bir kalp atışını, bakışındaki bir sevgi ışığını satın almaya az gelir.

insan kendi içini kemiren şeyi dışa vuramadıkça rahatlayamaz. insanın düşüncesini yazıyla ifade etmesi, kendini tanıması ve varlığının farkında olması için gerek duyduğu bir aynadır.

her şeyin uğruna ağlayamayız. her insanın kendi acıları, her asrın kendi acımaları olur; bu da yeter zaten.

ah! toy bir adam sevme yeteneğinden nasıl da yoksundur! hiçbir şeyin değerini bilmez. gerçek mutluluğu ancak kaybettikten sonra tanır. ormanlardaki genç bitkilerde bolca usare ve kararsız gölgeler vardır; ama yaşlı bir meşenin kalbinde çok daha fazla ateş bulunur.

boş bir kibrim vardı o zaman ve yalnızca o vardı. bu boş gurur, insanların kusurlarının en aptalcası ve en acımasızıdır. çünkü insanı mutluluktan utandırır.