2.10.2019

doğa ve insan

marquis de sade

cehaletin ve aptallığın tüm engellerini parçalama şerefi yalnızca dehalara aittir.

eğer doğa vücutlarımızın herhangi bir bölümünü saklamamızı istemiş olsaydı bu önlemi kendisi alırdı; ama o bizi çıplak yarattı; dolayısıyla çıplak olmamızı istiyor, çıplaklığa karşı her davranış doğanın yasalarını kesin olarak ihlal eder.

doğa insanın edepli olmasını amaçlasaydı eğer, kesinlikle onu çıplak doğurmazdı; uygarlık bakımından bizden daha az yozlaşmış olan sayısız halk çıplak dolaşmakta ve hiçbir utanç hissetmemekte; giyinme alışkanlığının biricik temelinin hem havanın sertliği hem de kadınların süs merakı olduğundan kuşkunuz olmasın; kadınlar arzuların doğmasına yol açacak yerde bu etkileri önceden gözler önüne sererlerse bir süre sonra bu etkilerin tümünü yitireceklerini hissederler; doğa onları kusursuz yaratmamış olduğundan, bu kusurları süslerle gizlediklerinde hoşa gitmenin tüm yollarına sahip olacaklarını düşünürler; demek ki utanç, bir erdem olmanın ötesinde, ahlak bozukluğunun ilk etkilerinden başka bir şey değildi, kadınların süs merakının ilk araçlarından biriydi. hayasızlığın sonuçlarının, yurttaşı cumhuriyetçi yönetimin yasaları için temel önemdeki ahlaksızlık halinde tuttuğuna inanan lycurgue ve solon, genç kızların tiyatroya çıplak çıkmasını zorunlu kılar. hatta bazı halklarda çıplaklık erdem olarak kabul görüyordu.

tanrıya inanan salaklar, varlığımızı yalnızca ona borçlu olduğumuza inanmış olanlar, bir embriyo olgunlaşmakta olduğunda, tanrıdan gelen küçük bir can görerek onu hemen canlandıranlar; bu sersemler, bu küçük yaratığın yok edilmesini temel bir suç olarak kabul ederler kesinlikle; çünkü, onlara göre, o artık insanlara ait değildir. tanrının ürünüdür o; tanrıya aittir.

insan nedir? onunla diğer bitkiler arasındaki fark nedir? onunla doğadaki tüm diğer hayvanlar arasındaki fark nedir? kesinlikle hiç fark yoktur. insan da onlar gibi bu yerkürenin üzerine rastlantı sonucu yerleştirilmiştir, onlar gibi doğmuştur; onlar gibi ürer, çoğalır ve azalır; onlar gibi yaşlanır ve onlar gibi doğanın her hayvan türüne biçtiği sürenin sonunda, organlarının yapısı nedeniyle hiçliğin içine düşer.

bir hayvanı öldürmek de bir insanı öldürmek kadar kötüdür ya da her ikisi de pek az kötüdür ve farklılık yalnızca bizim ön yargılı kibrimizde mevcuttur; ama kibrin ön yargıları kadar saçma bir şey ne yazık ki yoktur. yine de soruyu hemen soralım. bir insanı ya da bir hayvanı yok etmenin eşit olmadığını inkar edemezsiniz.