30.07.2018

kıç deliği

charles bukowski

ben o leziz yosun salatasından doldurdum ağzıma.

"nefis, değil mi?"

ağzındaki salyangozu çiğnedi.

"tereyağında kızarmış!"

elimle birkaç salyangoz alıp ağzıma fırlattım.

"yüzyıllar bizden yana, bebeğim. bundan iyisi can sağlığı!"

sonunda yuttu ağzındaki lokmayı. sonra tabağındakileri yakından inceledi.

"hepsinin minik kıç delikleri var! korkunç! korkunç!"

"kıç deliğinin nesi korkunç, yavrucuğum?"

peçeteyi ağzına götürdü. kalkıp banyoya koştu. kusmaya başladı. bağırdım mutfaktan:

"kıç deliklerinin nesi var, güzelim? senin kıç deliğin var, benim kıç deliğim var! kasaba gidip biftek alıyorsun, onun da bir kıç deliği vardı! kıç deliklerinden geçilmiyor dünya! ağaçların da kıç delikleri vardır ama biz bulamayız, yaprak sıçarlar! senin kıç deliğin, benim kıç deliğim, milyarlarca kıç deliği var dünyada! başkanın kıç deliği var, yargıcın kıç deliği var, katilin kıç deliği var. mor kravat iğnesinin bile kıç deliği var!"

"kes artık! kes!"

bir kez daha öğürdü. taşralı. saki şişesini açıp bir fırt aldım.