11.10.2022

nâzım hikmet

cemil meriç

ilk defa ısırılan, ismini bilmediğimiz meyvenin şüpheli, buruk lezzeti. bu sekiz yüz otuz beş satır'da meçhul ülkelerden gelen bir davetin cazibesi de yoktu. nedim'den, akif'ten, haşim'den sonra nazım. bu uzayıp kısalan mısralarda oyun vardı sadece, nara vardı.

nazım'ı kemal sülker'in ısrarı ile okudum, anlamadım ve sevmedim.

on dokuzunda putperesttir insan. kozasını yırtmak ister. kanatlarını tutuşturacak bir alev arar pervane.

nazım yeniydi, başkaydı ve her yeni gibi düşmanları vardı, her yeni gibi dostları vardı. yani nazım bir "communaute" idi.

her kitap bir parça semavidir, bir kilisedir, bir camidir, birleştirir veya ayırır. kitap göklerden uzanan bir el, uçurumlardan gelen bir davet.

nazım'ı sevemezdim, ilk hamlede. insanı tanımadan şiirini sevmek, hele bu şiir alışılmayansa.. "sekiz yüz otuz beş satır", "varan üç", "jokond ile siyau", "taranta babu'ya mektuplar".. bu şiir bir ağaç gibi büyüyor, dallanıyor budaklanıyordu. ezilenler haykırıyordu mısralarda. zincirleri kıran bir sesti bu. zindan duvarlarını deviren bir ses. o kadar yalnızdım ki karanlıklardan iblisin eli uzansa minnetle sıkardım.

nazım fısıldayan adam değildi. kalabalıkların uğultusunu duymuş, adeta tarihin sesini, tarihin nabız atışlarını dinlemiş adamdı. 936'da ben çocuktum, o devdi. nazım bir davanın kanatlarında yükseldi. şairi mitoslaştıran uğradığı zulümler oldu. 

"gözlerimiz şeffaf, temiz damlalardır", veya "ağlama salkım söğüt ağlama".. kabiliyetli her lise talebesinin müsvedde defterinde bunlara benzer mısralar bulunabilir.

nazım demir parmaklıklar arkasında konuştuğu için sesinde kükreyişe benzeyen bir mehabet [büyüklük, yücelik] vardı. 

oktay rıfat, nazım'da tek mısra yoktur dediği zaman şaşalamıştım. gerçekten de yok. nazım freskler çizen adam. sevecekseniz bütün olarak seversiniz; kıtıklarıyla, yapmacıklarıyla, gevezelikleriyle..

yanımda hiçbir kitabı yok. hafızama dayanarak konuşmak beni insafsız hükümlere sürükleyebilir. her putperest eski sanemleri karşısında fazla müsamahasızdır. nazım'ı avrupa çapında meşhur eden ne? şairliği mi? hayır, kavgası.