sevan nişanyan
ahlak normları şüphesiz insanlığın tecrübelerinden türer. zina -doğum kontrol yöntemlerinin yaygınlaştığı döneme dek- tüm toplumlarda ciddi bir suç/günah sayıldıysa elbette -en azından kısmen- haklı bir gerekçesi vardır diyeceğiz. ahlak normlarının
a) bir koda,
b) bir lidere,
c) bir cemaate endekslenmesidir tehlikeli olan.
bir koda (kutsal kitaba/yasaya) bağlanan ahlak, birilerinin "ahlaksız" olarak tanımlanması sonucunu doğurur.
zulmün en korkuncu ve en beyinsizi, kendini ahlaklı sayanların "ahlaksız" diye damgaladıklarına yönelttiği zulümdür. insan yüreğinde zulmü bastıran ve yumuşatan tüm mekanizmalar, o noktada iflas eder. yanılmaz sayılan bir lidere veya grup aidiyetine bağlanan ahlak, "bizden" olmayanların ahlak nesnesi olamayacağı anlamına gelir. dolayısıyla onlara yapılacak her türlü zulmü ve alçaklığı meşrulaştırır. "biz" kardeşiz. o halde "onlar" (kâfirler, barbarlar, ziyonistler vb.) kahredilmeli.
müslümanlık, kitap-peygamber-cemaat üçlemesini aşamadığı sürece ancak ahlaksızlık ve zulüm doğurur. çağdaş bir ahlak teorisi ancak ateizm üzerine inşa edilebilir.