31.05.2020

uzun lafın kısası

şükrü erbaş:
tarla kuşu, yağmur damlasından dünyayı içsin diye yazarız.

alain de botton: yanında zayıf davranabileceğim kadar seviyor musun beni? herkes gücü sever, ama sen beni zaaflarımla seviyor musun? asıl sınav budur. yitirebileceğim her şeyden arınmış olsam, yalnızca ömür boyu sahip olacağım şeyler için sever misin beni?

cemil meriç: zındık olun, dindar olun ama düşünün, insanı öldüren kanser kayıtsızlıktır.

franz kafka: dünyaya bırakmamacasına yapışır, sonra dünyanın yakamıza yapıştığından yakınırız.

pittakos: iktidar insanın özünü ortaya koyar.

la rochefoucauld: aşkın varlığından habersiz olsalardı asla âşık olmayacak insanlar vardır.

montesquieu: bir saatlik okumanın dağıtmadığı hiçbir üzüntüm olmadı.

samuel beckett: yalınlık bir cenaze arabası kadar ağır ve bir idam mahkumunun son kahvaltısı kadar uzundur.

thomas mann: ölümümüz bizden çok sağ olanların sorunudur; çünkü bir bilgenin dediği gibi, biz var olduğumuz sürece ölüm yoktur, ölüm olduğunda da biz yokuz.

walter benjamin: baudelaire, kalabalık tarafından itilip kakılmış olmayı, hayatını belirleyen tüm deneyimler içinde en belirleyicisi, en benzersizi olarak niteler.

yorgo seferis: toplumsal yaşamımız, herkesin birbirini kurnazlık, iftira, korkaklık, utanmazlıkla suçlayarak boğazladığı bir cengel. bu insanları görünce bir dumanı çiğniyor duygusuna kapılıyorum.

goethe: yabancı dil bilmeyen kendi dilini de bilmiyordur.