8.11.2009

siyaset sosyolojisi

maurice duverger

toplum, bireylerin bir toplamı değil bir etkileşim sistemidir.

paul lazarsfeld'in 1945 ateşkesinden sonra amerikan askerlerine uyguladığı ankete göre, askere alınanlar arasında aydınların fazla eğitim görmemiş olanlardan çok daha fazla nevroza yakalanma eğilimi gösterecekleri, kırsal yörelerden gelenlerin askerlik hizmetine kentlilerden çok daha kolay alışacakları beklenmekteydi. oysa anket, gerçeğin bunun tersi olduğunu göstermiştir.

ulus-devlet biçimleri: liberal-kapitalist devlet, sosyalist devlet, faşist devlet, gelişmekte olan devlet

aile, köy, ırk, ulus gibi doğal topluluklarla, ticaret şirketleri, idareler, savunma örgütleri, sendikalar, siyasal partiler gibi yapay gruplar arasında yapılan ayrıma dayanan, yaygın biçimde benimsenen fakat bilimsel olmayan bir sınıflama. tüm tutucu ideolojiler birincileri, ikincilere kıyasla yüceltmekte, ilerici ideolojiler ise tersini yapma eğilimini taşımaktadır.

deneyler, afrikalı, asyalı ve kızılderililerin beyaz ırktan olanlarla aynı koşullar altında yaşadıklarında aynı yeteneklere ve aynı düşünsel düzeye sahip olduklarını göstermiştir.

gaston bouthoul, bugün savaşların eskiden büyük salgınların sağladığı ayarlama işlevini yerine getirdiği tezini savunmakta, savaşların demografik yönden bir rahatlık getirdiğini önermektedir.

hiçbir ülkenin tarihsel sınırı yoktur.

insan yavrusu, doğuşta, diğer memelilerin yavrularına oranla, fizik bakımından daha güçsüz ama düşünsel bakımdan daha ileridir.

hayvan topluluklarının çoğunda oldukça katı, kişisel hiyerarşiler bulunduğu görülmektedir. şöyle ki, 1 numaralı hayvanın, herkes üzerinde otoritesi vardır. 2 numaralı hayvanın, 1 numara dışında kalan herkes üzerinde otoritesi vardır. 3 numaralı olanın, 1 ve 2 numaralar dışında kalan herkes üzerinde otoritesi vardır..

otoritelerin seçimle belirlendiği modern sistemlerde iktidarı gasp yoluyla ele geçiren kişi, kendisini seçimle meşrulaştırmaya çalışmakta; ama bunu yaparken de seçmenlere kendisini onaylamama olanağını bırakmamaktadır.

imparatorluklar, geçicidir.

imparatorluk, başka ulusları fetheden bir ulusun egemenliği altında kurulan çok uluslu bir devlette uygulanan kişisel bir diktatörlüktür.

ezilen sınıflara, ölümden sonraki sonsuz yaşamda, hak edenlerin eşit olacağını vaat ederek, bu dünyadaki kaderlerine razı olmalarını telkin eden din, egemen sınıfın hizmetindedir, aslında.