13.11.2009

oz

iyi bir adam duracağı yeri bilir.

eğer sporcular kızgınlıklarını, öfkelerini kontrol etmeyi öğrenseler, hokey oyuncuları ceza kulübesinde zaman geçirmezlerdi, basketbol oyuncuları teknik faul almazlardı, futbol oyuncuları 15 yard cezası almazlardı. tabii sporcular öfkelerini kontrol edebilselerdi kimse spor müsabakalarıyla ilgilenmezdi. yumruklaşma, boğma, tekmeleme, ısırma, bağırma.. seyirciler bunu görmek isterler.

günümüzde çok sık rastlanıyor, bir gazete alıyorsunuz ve bir sporcunun ismini manşette görüyorsunuz. ama spor sayfasında değil, kanunla başını belaya soktuğu için. hiç şaşırmıyorum. bir yıldız olmak için gereken adrenalinin aynısını suç işlerken de hissedersiniz. oyun bittiği zaman, bunu durdurmak zordur, normal hayata dönmek zordur.

"doğru kişinin ücreti yaşamdır."

bir şeyi merak ediyorum. konuşmayı öğrendiği andan ölene kadar, sıradan bir insan kaç kelime konuşur? yani, konuşup konuşup ozonu dolduruyoruz, gizliden gizliye o hecelerin içinde hatırlanmaya değer bir şey söylemiş olmayı umuyoruz. aslında gerçekleri biliyoruz. söylediğimiz çoğu şey anlamsız.

sürünerek çıkmadan önce dibe sertçe vurman gerekir.

birisi öldüğü zaman, söylediği son sözlere bakarız, hayatın özetini bulmaya çalışırız, hayatta kalan bizleri sadık tutabilecek derin bir anlama. tıpkı romancı daniel defoe gibi: "hangisi daha zor bilmiyorum, iyi yaşamak mı, iyi ölmek mi."