
ertesi gün, gözlerim açıkken, yosunlarla, kuşbaşı iriliğinde karlarla, mercanlarla, buzlarla, bir de altın parıltılı, sessiz, ufak bir ateşle örtüldüğümü gördüm art arda.
kısacası doğa büyüklüğünde.
2
yıldızların yüce soyu. göz zamanı dövüyor boşu boşuna zorlu kürekleriyle.
bir gözlemevinin gelgeç hevesi, zayıf bir kızoğlankızın, ilgisiz bir av hayvanı için duyduğu ilk heves.
kız rasgele nişan alıyor, çabalıyor boyuna. gözünü alamıyor.
çok uzaktan gözetliyor bütün yolları. bir şeyin seçtiği yok. ve attığı her ok düş kırıklığına uğratıyor onu.
3
ışıksız kalmış, kendi varlığının, ilk insanca halinin ışıklarını bile yitirmiş bir kadın. ayak bastığım uzun, verimli toprakları bozup dağıtan günah hayaleti. kendini içi boşaltılmış canavarların güçsüzlüğüne adamış olan hayvan, benim yanımda bilinmedik mutluluğun, oburcasına tadılmış zevkin yerini tutması gereken hayvan, doğruluyor ayaklarımın dibinde. hiçbir şeyin korumadığı hayvan.