8.03.2009

kumarbaz

dostoyevski

saat ondan sonra rulet masalarının başında yalnızca gerçek, gözü dönmüş kumarbazlar kalır. böyleleri için içmelerde yalnız rulet vardır. başka bir şey görmez gözleri. zaten sırf rulet oynamak için gelirler içmelere. çevrelerinde ne olup bitiyor, ilgilenmezler bile. sezon boyunca sabahtan gece geç saatlere dek oynarlar. serbest olsa sabaha dek oynamaya hazırdırlar. saat on iki olunca, rulet masası kapanacağı için canları sıkkın, dağılırlar. saat on iki olmak üzereyken baş krupiye "son üç oyun, baylar!" diye bildirdiği zaman, ceplerindeki bütün parayı bu üç elde oynamak isterler. en çok da o zaman kaybederler kuşkusuz.

aslında oldukça sık görülür oyunda bu: şans, söz gelimi kırmızıya bağlanır, 10 hatta 15 kez peş peşe kırmızı kazanır. böyle durumlarda onuncu elden sonra kırmızıya oynamaya hiç kimse cesaret edemez kuşkusuz. ama deneyimli oyuncular kırmızının karşıtı olan siyaha da oynamazlar o zaman. deneyimli oyuncu "rastlantının bu cilvesinin" ne anlama geldiğini bilir. söz gelişi, kırmızının 16 el kazanmasından sonra 17'nci elde yüzde yüz siyah kazanacak gibi gelir insana. buna aldanan acemi oyuncular hemen siyaha atılırlar. her zaman sürdükleri paranın iki üç katını koyarlar, kuşkusuz müthiş kaybederler.

alın yazısı nasıl onunla oynuyorsa, onun da alın yazısıyla oynamasına izin veriyor rulet. rulet sayesinde "duvar"ı aşıyor. mantıksızlığın, eksiksiz olanağın, rastlantının alanı içine düşüyor. "iki kere iki dört eder"in anlamı yok artık. en ustalıklı oyunların bile, rastlantının sayısız kaprisleri karşısında borusu ötmüyor. kumarda ve sadece kumarda hiçbir şey hiçbir şeye bağlı değildir. kumar, fiziksel dünyada ilk özgürlük denemesidir.

fenichel: kumarbaz, tanrıları kendisi hakkında bir karar vermeye zorlar, onların affını umar. kaybetmek bile (idama mahkum edilmekte olduğu gibi) dayanılmaz yükteki süperego basıncının süregelmesine yeğdir.