28.03.2015

zafer abidesi

erich maria remarque

ilham veren daima küçük şeylerdir.

bugün dünya birçok istenmedik maceralarla dolu. bütün mülteci otelleri bunlarla dolu. herkesin hikâyesi alexandre dumas veya victor hugo için bir sansasyon olabilirdi. halbuki daha söylemeye başlamadan esniyoruz. zamanımızın en büyük macerası basit, durgun bir hayattır.

yaşayan, yer değiştiren şeyde kudret, zarafet, saçmalık olabilir; fakat bir daha asla canlanmayacak olanda ihtiram ve azamet hiçbir zaman! ancak yaşayan, bu büyüklüğe sahiptir. insan ise bu tamlığı ancak ölümde buluyor, o da o kadar kısa bir zaman için ki!..

insanın hiçbir mukaddes şeyi kalmazsa insani her şey daha başka türlü mukaddes oluyor. bazen bir solucandaki hayat kıvılcımına dahi saygı duyuyor.

hakarete karşı insan kendini müdafaa edebilir; ama merhamete karşı hayır.

her şey sallanırken sallanan bu şeye dayanmaya çalışmamalı. o zaman daha çabuk düşülür.

pişmanlık dünyada en işe yaramayan şeydir. insan her şeyi geriye çağırıp onu düzeltemez. öyle olmuş olsaydı hepimiz ermiş veya aziz olurduk.

kuvvet dünyanın en sari hastalığıdır. hem de insanı en çok değiştiren hastalık.

insanlar niyetinde kuvvetli fakat tatbikatına geçince zayıf oluyorlar. zaten sefaletimiz de büyümüz de bundan ileri geliyor.

hayat o kadar büyük bir şeydir ki nefesimiz kesilmeden bitemez.

yardım edebileceğin zaman yardım et, o an elinden gelen her şeyi yap. fakat bir şey yapamayacak hale gelince unut ve başını çevir. kendini topla. merhamet durgun zamanlar içindir, hayat bahis konusu olduğu zaman asla. ölüyü göm ve hayatı parçala! ona ihtiyacın olacak. keder başka bir şey, olaylar ise yine başka. insan, durumu olduğu gibi görür ve kabul ederse az kederlenir. ancak böyle yaşayabilir.

hiçbir adamla yatmamış olan kadınlar arasında daha çok orospular vardır.

bize bakıyorlar ve değiştiğimizi anlamıyorlar. işte dünyanın en büyük budalalıklarından biri bu. ister melek ister deli veya cani olun, kimse farkına bile varmaz. halbuki üzerinizden eksilen bir düğmeyi herkes görür.

insanın yaşayabilmesi için ne kadar az şeye ihtiyacı var!

insan bağsız olmalı. her şey ufak bağlılıklarla başlar, onlar önce fark edilmez, birdenbire adeta ağın içine düşülür.

bu işin iki şekli vardı: birisi aşk, ikincisi alışmamak; hatta bir vücuda bile alışmamaktı.

sahte etiketli konserveler. sahtekârlık! bak şunlara! cephane fabrikası kuruyorlar; çünkü barış istiyorlar; toplama kampı hazırlıyorlar; çünkü doğruyu seviyorlar. doğruluk, particilik, deliliğin bir örtüsüdür. politika gangsterleri birer kurtarıcı, hürriyet iktidarın eline verilen büyük bir kelime. sahte para! sahte para ruhu. yalan bir propaganda mutfak makyavelizmi. idealizm öteki dünyanın elinde. hiç olmazsa dürüst olsalar.

en ihtimali olmayan şeyler en mantıksal olanlarıdır.

aşk, bu da aşk, eski mucize, hakikatlerin soluk göğü üzerinde yalnız hülyalar gökkuşağı yapmakla kalmıyor; aynı zamanda bir yığın kötülüğe romantik bir hava da veriyor. bir mucize ne fena bir hadise.

hayat bizden mükemmellik bekliyor. kusursuz olanlar müzeye yakışır.

yalnız basit şeyler bizi hayal kırıklığına uğratmazlar. mutluluk gelince çok aşağısından başlayamazsınız.

hareketli şeyler kımıldamaz şeylerden çok daha kuvvetlidir. suyun kayadan daha kuvvetli olduğu gibi.

aşk, daima aksini arayabileceğimiz bir kapris değildir. aşkın çekilmesi ve akması vardır. parçalanmaları, batmış şehirleri, ahtapotları, fırtınaları ve altın, inci dolu sandıklar vardır. fakat incileri daima derinlerdedir. aşk ebediyyen birbirine ait olmaktır.

bir şey beklemeyen bir adam, hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramaz.

mülteciler daima taşlar arasındaki taş gibidir. kendi memleketinin haini, dışarda ise hâlâ kendi memleketinin vatandaşı.

aşk; kadını açıkgöz, erkeği de kör eder.

kalbin huzursuzluğu gizlenemez. insan kollarında tuttuğu şeyi çok kolay kaybeder, bıraktığı şeyi asla!

insanın bütün ruhuyla yaşaması en mükemmel bir şey. son katresine kadar tatmin edilmek, vereceği başka bir şey olmayınca insanın durgunlaşması.

yeteneksizlik, insanların tek silahıdır.

insan bir yere yeni geldiği zaman ilk gece sarhoş oluncıya kadar içmeli kardeşim. geçmişin gölgelerine ayık kafa ile bakmak gereksiz bir kahramanlıktır.

erkekler zayıftır. öyle olmasa cazibeleri nerede kalır?

insanlar doktorların iç yüzlerini bilmemelidirler. yoksa onlara olan güvenleri azalır. seninle sarhoş oldum, ben sana kendimi nasıl ameliyat ettirebilirim? senin diğerlerinden daha usta bir operatör olduğunu bildiğim halde, ötekini tercih ederim. doktorlar hastanelerde yaşayıp diğer ölümlülere hiçbir zaman karışmamalılar. sizin cedleriniz büyücü ve hekimler bunu bilirlerdi. ben ameliyat olurken insanüstü şeylere inanmak isterim. hiçbir doktor kardeşini ameliyat etmek istemez.

bazı insanlar niçin biraz daha akıllandıkları zaman ölüveriyorlar?

bütün kabahatimiz, düşünmek yeteneğimizin olmasında. eğer yalnızca yiyip içip yatmayı düşünseydik bunların hiçbiri başımıza gelmezdi.

1933'te berlin'de avukat arensen: "aşkta mucizeye inanmayan adam mahvolmuştur." demişti. iki hafta sonra sevgilisi onu ele vermiş ve ölüm kampına yollanmıştı.

bir zaman geliyor ki insan artık kaçmaktan bıkıyor.

bir kadından ayrılmanın en basit çaresi, ara sıra onunla beraber yatmaktır. yoksa hayal işe karışır.

bazen hiçbir şeyin önemi olmuyor. vücutta kanser olunca birçok şey önemsiz görünüyor.

bu sınıf halk, burjuvazi, her asırda aynıydı. fakat hararetin ne demek olduğunu ve çürüğün semptomlarını biliyordu. ufak maceralar; zayıflığın hoşgörürlüğü, küstah alaylar; gizlenmemiş zeka; nükte için nükte yapmalar, yorgun bir kan, parlaklığını alayla, oburlukla, cilalanmış bir fatalizm ve yorgun bir neticesizlikle kaybetmiş insanlar.. dünya bu sınıfın insanları tarafından kurtarılamaz.

insanın unutma kabiliyetinin ne kadar derin olduğunu bilemezsin. bu büyük bir lütuf olmakla beraber büyük bir felakettir de.

hayır, dostluk formülünü ortaya atma. ölmüş hisler üzerinde zerzevat bahçesi yetiştiremeyiz. ufak tefek şeyler olsa bile aşk, dostlukla karıştırılıp bayağılaştırılmamalıdır.

altmışında aşk kovalayan, ötekiler işaretli kâğıtlarla oynadıkları halde kazanacağını ümit eden bir budaladır. iyi bir orospu insanın kafasını dinlendirir.

gülünç olabilmesi için insan hem cesur olmalı hem de kendini bilmemeli.

ne önemi var? orospu veya aziz. insan bunu kendi yapar. sen bunu on altı kadınla anlayamazsın. sakin orospular patronu, aşk, sermayesine karşılık bekleyen bir iş adamı değildir. hayal ise tüllerini açmak için sadece birkaç çiviye ihtiyaç gösterir. bunlar ister altın, ister teneke, ister paslı olsun, fark etmez. nerede yakalanırsa yakalanır. çalılık veya gülistan üzerine ay ışığının perdesi veya inci düşerse binbir gece masallarından bir peri hikâyesi olur.