9.06.2015

ölüdoğa

enis batur

ağaçlar tanırdık, şiirleri yarıda kalmış bir çocuğun uzağa bakan gözlerinden dallanırlardı. biraz acıydı sessizlik biraz yırtıcı. bir gölge gibi geçici belirirdi akşam.

birdenbire başlıyor: yağmur, yağmur sonrası, yağmur sonrası kokusu. gölgemizi sürdürüyoruz gece boyu; başımızı kaldırsak o unutulmaz gök, umulmaz, ölümlü toprak eğsek başımızı, kanayan göğsünden.

uzaktan yangın sandığımız bir serinlik vuruyor topal bir çocuğa olanca yanlışlığı ile bakan yüzümüze: toplanıyoruz bir anda, aynaları gizlemeye gözlerimizin kuytu irisinde, toplanıyoruz ve birdenbire başlıyor: sessizlik, ışık ve havalanıyor çözümlenmez kuşu içimizin.

duruyor okunaksız sözlüklerde arıyoruz adını, genliği artan sesini, boşluğu yırtan ve vurgulanan silik duyularımızda; bilinmedik bir harfi ya da soluk bir heceyi tanımlayarak katılan bütün sustuklarımıza.

ağaçlar tanıyoruz, sanrılar ve geceler, karanlıktan sökülüp gelen, sağanağın ürkütücü yeşili beslediği güzden güç alarak gölü kuşatan. birdenbire oluyor her şey: yürürlükten kalkmış acı silkiniyor usun zincirinden ve havalanıyor çözümlenmez içimizin kuşu, yağmura doğru, çarparak havayı yüzümüzde açılan çiçeğine yaranın.