25.06.2015

bir facianın hikâyesi

cemil meriç

ideolojiler yol gösteren birer harita değil, idrake giydirilen deli gömlekleridir.

ülkemizde sağ, ön yargıların kalın duvarları arkasında hep aynı teraneleri tekrarlar.

feminizm, eskiden hayatını evinde kazanan kadınlara pazarlarda iş bulma davasıdır.

stendhal ne demiş: "korku içinde olan toplumları, kıt zekâlı, gözü dönmüş kimseler yönetir."

proudhon aydınlığa koşan her insan için değerli bir kılavuzdur.

isyan, insanoğlunun haysiyetidir.

coğrafya bilgini reclus'a göre, "gerçek insan yalnız anarşisttir, kendi başlarına ayakta duramayan bütün o gevşek ve tabansız varlıklar karşısında değerinin farkında olan tek insan.

anarşizm, hürriyet aşkıdır; insanın asaletine ve yüceliğine inanıştır. tek kusuru hiçbir zaman gerçekleşmemiş ve gerçekleşemeyecek olması.

tony burton doğru söylüyor: "hastayı tedavi etmenin tek yolu, derdini anlamaktır."

samimiyet hiçbir ülkede doğuda olduğu kadar saygısızlığı körüklemez. hiçbir ülkede sükût bilgelik alameti sayılamaz.

bir işletmeye giren herkes ruhunu vestiyere bırakıyor. insanın gerçekten insan olduğu bir medeniyet sona ermiştir artık. emeğin mahiyeti değişmiştir. değerin biricik temeli, biricik ölçüsü: servet. tek mertebeler dizisi var: gelire ve sermayeye dayanan hiyerarşi. değer adına ne varsa büyüsünü kaybetti. daha doğrusu, tek hikmet-i vücudu kaldı: para kazanmak. malı mülkü olmayan hiçtir. aydın, hatırı sayılır geliri varsa itibar görür.

hırsızlarla dolu bir panayırdayız. bezirgânlar mallarını sürmek için sesleri çıktığı kadar bağırıyorlar. tam bir yaygara. oysa medeniyet üslûp demektir.

insanlar bir rüyadan uyanmışcasına, düşman bir zemin üzerinde kendilerini yapayalnız bulmaktadırlar. tanrı, yoldaşları değildi artık. hayat, tanrısallığını kaybetmiştir.

filozofların çoğu yarı yolda kalır. onlara göre, tek başına fertte insanın bütünü vardır. insan, iyiliğe de yönelebilir kötülüğe de. sosyal düzen, fert faaliyetlerinin normal dengesinden doğar. ferdi bozan ve ruhuna şer tohumları saçan, toplumun kendisi yani sosyal münasebetlerdir. çünkü müesseseler bozuktur. toplumun etkisini ortadan kaldırdık mı insan doğuştaki iyiliğine kavuşur.