19.10.2009

hayat

paul auster

her şeye hazırlıklı olmazsan, hiçbir şeye hazırlıklı değilsin demektir.

hiçbir tasarısı olmamak, hiçbir özlemi ve umudu olmamak, elindekiyle yetinmek, güneşin doğuşundan bir sonraki tan vaktine kadar olan sürede dünya neyi sunuyorsa onu kabullenmek; kişi böyle yaşayabilmek için bir insanın isteyebileceklerinin en azını istemek zorundadır.

güneşin parladığı, çamaşırların çabucak kuruduğu, camcıların, onarım işlerinin, işçi tazminatlarının ya da su basan bodrumların olmadığı bir yer vardır daima.

hiçbir şey yapmadım, şimdi bu hiçliğin içinde yaşamam gerek.

başının üstünde bir dam olmadan yaşanabileceğini, ama iç ile dış arasında denge kurmaksızın yaşanamayacağını keşfettim.

yaşamını rüzgarın esintisine bıraktığın zaman, daha önce hiç bilmediğin, başka koşullarda öğrenilemeyecek şeyleri keşfediyorsun. açlıktan yarı ölü gibiydim; ama ne zaman iyi bir şey olsa, bunu şansa yormuyor, belirli bir düşünce tarzına bağlıyordum. istek ile kayıtsızlık arasında bir denge kurabilirsem, dünyanın şu ya da bu biçimde bunun karşılığını vereceğini hissediyordum.

bütün bu siktirici dünyanın anasını belleyeyim!