26.06.2008

çağımızın nevrotik kişiliği

karen horney

bütün olumsuz kibirliliklerin, isteklerin, düşmanlıkların arkasında acı çeken, yaşamı arzu edilir kılan her şeyden sonsuza dek dışlandığına inanan, istediği şeyi elde etse bile bundan zevk alamayacağını bilen bir insanın bulunduğunu görmek ilginçtir. 

eski yunan'da kendi ihtiyaçlarının gerektirdiğinden daha fazla çalışmayı isteme tutumu açıkça genel ahlaka aykırı olarak değerlendiriliyordu. 

para kazanmaya gerekli olandan daha fazla zaman ayırmayı reddeden sanatçı, nevroza sahip olabilir ya da kısaca, rekabetçi mücadelenin akışına kapılmaya razı olmayacak kadar akıllı da olabilir. öte yandan, yüzeysel gözleme göre var olan yaşama biçimine ayak uyduran birçok insan ağır bir nevroza sahip olabilir. 

nevroz, korkular ve bunlara karşı kurulan savunmalar ve çatışan eğilimler için uzlaşmalı çözümler bulmaya yönelik girişimler tarafından yaratılan ruhsal bir rahatsızlıktır. 

bir nevrozun yapısı karmaşık olsa da, nevrotik süreci devreye sokan ve etkinliğini sürdüren motor gücü kaygıdır. korku, kişinin göğüslemek zorunda kaldığı tehlikeyle orantılı bir tepkidir; oysa kaygı, tehlikeyle orantısız bir tepkidir; hatta hayali tehlikeye yönelik bir tepkidir.

normal insan, yaşadığı kültürde kaçınılmaz olandan daha fazla acı çekmez. öte yandan nevrotik kişi değişmez bir biçimde, ortalama insandan daha çok acı çeker. aslına bakılırsa nevrotik bir insan her zaman için acı çeken bir insandır.

nevrotik çatışmaları bir kültürde var olan genel çatışmalardan ayıran şey, nevrotik insandaki çatışmaların daha keskin ve daha ağır olmasıdır. nevrotik birey uzlaşmalı çözümler arayıp bulur; bu çözümler ortalama bireyinkilerden daha az doyurucudur ve kişiliğin tamamında büyük bir bedele mal olurlar. 

nevrotik birey, kendi yoluna dikildiği -kendini engellediği- duygusuna sahiptir. nevrotik sevecenlik ihtiyacının bütün tipik özelliklerindeki ortak nokta, nevrotik bireyin kendi çatışan eğilimlerinin, ihtiyaç duyduğu sevecenliğe giden yolu tıkadığı gerçeğidir.

çağımızın nevrotik insanlarında ağır basan eğilimlerden birisi, bu insanların, başkalarının onayına ya da sevecenliğine olan aşırı bağımlılıklarıdır. hepimiz hoşlanılmak ve takdir edildiğimizi hissetmek isteriz; ama nevrotik insanlardaki onaylanmaya ya da sevecenliğe olan bağımlılık, yaşamlarında karşılarındaki insanların taşıdığı gerçek önemle orantısızdır.

fritz künkel, nevrotik bir tutumun çevrede bir tepki yarattığı; bunun da başlangıçtaki tutumu pekiştirdiği ve sonuçta bireyin giderek nevroza daha çok tutsak olduğu ve bundan kaçmasının da o kadar zorlaştığı gerçeğine dikkat çekmiştir.

nevrotik ebeveynler genellikle yaşamlarından hoşnut değildirler; doyurucu coşkusal ya da cinsel ilişkilerden yoksundurlar ve dolayısıyla çocukları kendi sevgilerinin nesnesi yapmaya eğilimlidirler. kendi sevecenlik ihtiyaçlarını çocuklar üzerinde boşaltırlar.

freud'a göre nevrozlar, insanlığın kültürel gelişme için ödemesi gereken bedeldir.

ister farklı bir salata tarifi vermek, ticari eşya satmak, bir görüşü savunmak, ister insanlar üzerinde iyi bir izlenim bırakmak olsun, belli bir özgüven ölçüsü her başarının ön koşuludur. nevrotik için başkalarının dize geldiğini görmek kendi başarısından daha önemlidir.