24.06.2008

sen

ercüment behzat lav


sen; bayağı, sefil, aşağılık
sen; fodul, kaba, hantal
sen koşum hayvanı, başında takke, sarık
sen yobaz
neye yarar şu ayı tabanı ellerin
sen insanı insan eden yüce işlerden anlamaz
biliriz kimlerin elinde dizginlerin

sen ölmezlik sırrına hangi yollardan ulaşılır bilir misin
sen bir mermeri özene bezene işleyip
bir insan için heykeller yontmanın vecdine erebilir misin
sen yaman devlerle dövüşe boğuşa bir vatan yaratabilir misin
var mı sana balyoz
önderi, önde gideni, ileriyi, güzeli yıkmak
nebbaş!
tarikat faresi!

dilerim kelleden ol kelleden
sen kınalı sakalını sünneti şerif üzre kesmeden
uçkuruna altınları dizmeden
ırz ehline besmeleyle şalvarını çözmeden
ol yatıra ak mumları dikmeden
yetim ahı almadan, dört karı nikahlamadan, avrat oynatmadan
ağalara hak berekat ırgat satmadan
kara yurda pir aşkına bağlanıp
kol sıvayıp viran bağı viranlıktan kurtarıp
cennete çevirebilir misin

köy yanar kahpe taranır
sen baş düşmanım yılan, gözlerim seni gölgenden tanır
sen şeyh, madrabaz!
kel müridi, uyuz çömezi, bu toprağın yüz karası
benim yüz karam!
ben seni bizden diye insan içine çıkaramam
pazar pazar gezdirmeli seni demir kafeslerde

dört mevsimin baharında güzünde
namazında niyazında
velilerin, nebilerin sözde izinde
dönmüş gözü gariplerin bacısında, kızında
hak yolunda haktan uzak
şeytanürracim
fidanlarımı korumak için tek amacım
beni köklerimden kemiren seni
er geç haklamak!

sen balçık, tezek, batak
kursağına kor düşesi
dili ensesinden çekilesi
hacı yağına bulanmış sürü: yüz binlik!
deli boran deli eser
keser nefesin nefesin
şol vatanın ırmakları akar ata'm deyu deyu