9.11.2018

entelektüel

thomas bernhard

ömür boyu bizi kendilerine çeken, yani o basit insanlar denilen kişilerle yan yana oturduğumuz duygusunu taşırız. doğal olarak onları gerçekte olduklarından bambaşka düşleriz; ama yanlarına oturduğumuzda bizim düşündüğümüz gibi olmadıklarını ve bizim kendimizi inandırdığımız gibi asla onlara ait olmadığımızı görürüz ve onların masasında ve onların ortasında hep o korktuğumuz, masalarında oturduğumuzda başımıza gelen düş kırıklığı ile karşılaşırız; oysa masalarına otururken onlara ait olduğumuzu ve kısa bir süre için de olsa cezalandırılmadan yanlarına oturabileceğimizi düşünmüşüzdür; oysa bu en büyük yanılgıdır.

ömür boyu bu insanlara özlem duyar ve yanlarına gitmek isteriz ve onlara karşı hissettiklerimizi söylediğimizde onlar tarafından geri tepiliriz, hem de en patavatsız biçimde.

bizim gibi insanlar halkın masasından çok erken ayrıldılar.

bu insanların birinci mahalle insanlarından hiç değilse daha iyi bir karaktere sahip olduklarına inanmak bir yanılgıdır. daha yakından bakıldığında, bu ihmal edilmişler denilenler, o yoksul denilenler ve o geri kalmış denilenler özlerinde aynı biçimde karaktersiz ve iğrençtirler ve aynen, kendi ait olduğumuz ve sırf bu yüzden iğrenç bulduğumuz ötekiler gibi reddedilesidirler. alt tabakalar, tıpkı üst tabakalar gibi herkes için tehlikelidir. aynı iğrençlikleri yaparlar, tıpkı ötekiler gibi reddedilesidirler, başka türlüdürler; ama aynı biçimde iğrençtirler.

entelektüel denilen kişi sözde entelektüelliğinden nefret eder ve kurtuluşunu, eskiden küçük düşürülenler ve gücendir ilenler diye anılan yoksullar ve ihmal edilmişlerin yanında bulacağını sanır. ama orada kendi kurtuluşu yerine aynı iğrençliği bulur.