![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEih_J7i4wWRtUAQ2FObjvIy4BxeIjNDn_QYp2Irzl91Di-kZ5mTJ2xhcjfthTo-PTMUwqvXQ_7we5GZg4jZaGcY7BO2ohh0Hgk4JitYmDppJ93iI2iPquT2sLOdmeXKpxMgqq8TAdXRoT0/s320/laura+knight+%25282%2529.jpg)
aşkta tam bir eşitlik, diye düşündüm. tanrım! yarın gidip kendime dünyanın en pahalı mikroskobunu, bir stradivarius, çilek ve bir araba alacağım. ama aşkta hiçbir zaman yeterli eşitlik yoktur. kadınlarla erkekler arasında eşitliği sağlamak için sözleşmeye oturmamız gerekir -daha alçak gönüllü bir hedef.
esasen kadınlar kendilerine tecavüz edilmesini, zorla sahip olunmasını istiyorlar. taş devri'nden beri pek fazla değişiklik olmadı. öte yandan kabileye çocuk doğurma sorumluluğuyla, çiftleşmenin biyolojik zorunluluğuyla ağır bir vicdan yükü geliştirmişler. buna gerçekten boyun eğebilmek için bu işi günahı tamamen ortadan kaldıracak biçimde yapmaları gerekiyordu. başka bir deyişle vicdanlarını rahatlatabilmek için hissizleşecek derecede korkmaları gerekiyordu. o zaman bizim varsayımsal don juan'ımız bu uyuşturma yeteneğine sahipti. kokusuyla onları korkutup teslim olmalarını sağlıyordu.