11.08.2011

zanaatkar

richard sennett

iyi bir öğretmen tatmin edici bir açıklama sunar; büyük bir öğretmen ise huzursuzluk yaratır, rahatsızlık verir ve tartışmaya davet eder.

bir şeyler yapan insanlar, genellikle ne yapmakta olduklarını anlamazlar.

"en fazla bilen insanlar en kasvetli olanlardır." (russell-einstein manifestosu)

bir şeyi yaparken ne kadar iyiyseniz, sayınız orada o kadar az olur.

iyi bir zanaatkar kötü bir satıcıdır; kendisini bir şeyi iyi yapmaya kaptırmıştır ve yaptığı şeyin değerini açıklamaktan acizdir.

zanaatkar, kendi topluluğunun dışına dönüktür; sanatkar ise kendi içine dönüktür.

insan eliyle yapılan şeyler üzerinde yükselen kültür, sürekli olarak kendine zarar vermeyi göze alır.

yerleşik loncalar, ibni haldun'a durağan ve "sahtekar" gibi gelmişti. iyi bir usta, ibni haldun'un sözleriyle, "seyahat eden bir evin üzerinde yaşamalı" idi.

"ben kendimin imalatçısıyım." (shakespeare)

diderot: insanlara daha iyilerini üretmeyi öğretmek için, bir çırak ol ve kötü sonuçlar elde et.

basit çalışma, hayatın darbelerine maruz kalanlar için en iyi ilaçtır.

ressam edgar degas bir keresinde stephane mallarme'yi şöyle uyarmaya yeltenmişti: "bir şiir için harika bir fikrim var; ancak bir türlü işin içinden çıkamıyorum." bunun üzerine mallarme şöyle cevap vermişti: "sevgili degas, şiirler kelimelerle yapılır, fikirlerle değil."

günümüzdeki "elektrik" kelimesi, yunanca "kehribar" demek olan "elektron"dan türemiştir.

bir zanaatkarın sabrı şöyle tanımlanabilir: sonuca ulaşmak için arzunun geçici olarak askıya alınması.

aşkta takıntılı olmak, karakteri deforme etme tehlikesi taşır; eylemde takıntılı olmak, alışkanlık ve katılık tehlikesi taşır.

100 puanlık bir iq'ya sahip bir kimse, kabiliyet bakımından 115 puanlık bir başkasından çok farklı değildir; ancak 115 puan daha fazla dikkat çekmeye yatkındır. küçük farklılıkları, çeşitleri bakımından abartmak ayrıcalık sistemini meşrulaştırır. aynı şekilde, orta yerde olanı vasat olanla eşitlemek de yok saymayı meşrulaştırır.