21.07.2009

kimi sevsem sensin

attila ilhan



bir rüya gemisi iskele sancak
dokunup geçiyor hayallerine
ağlayasın gelir ağlayamazsın

yanımda o hayal kız ikide birde
yolumu gözlerine bakıp bulduğum

birbirimizde çok fena kayboluyoruz

sevmek için geç ölmek için erken
telefonda kaybolmak sesini beklerken

sevmek sevildiğini bile fark etmeden
yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi
sevmek zehir zemberek ve yürekten
gecikerek de olsa vuruşur gibi

kimi sevsem sensin / hayret
sevgin hepsini nasıl da değiştiriyor

gözlerinin sisinde sevdalı bir yolcuyum

sinemadan çıkmışız, yağmur başlamış
o gizli hüzünler ki hiç anlaşılamamış

yeşil karanlığında ağır tutsağım
gözlerinden çıkmak başlıca tasam

korkunun bıraktığı yerdeki kız
yasaklarını mı aşamıyor

gülümse tozu gitsin yalnızlığımızın

ikimiz sanki hayal tepeden tırnağa aşık
asla görülmeyecek bir filmde yaşamıştık

hiç kimse bilmiyor kaybolduğumuzu

en büyük kumar ölmek hiç anlaşılamadan

senin beklediğin gemiler hiç gelmeyecek
hiç gelmeyecek o uzun saçlı çocuk
ne kimse onu bekliyor ne de o kimseyi

yalnız bir çocuk geceleri çok kalabalık

bütün bir ömür varılamayacak o liman

öyle ağır yalnızlığı herkese vermiyorlar

içindeki o harp ne yapsa bitmiyor ki

hala kanayan kalbimi aşk ateşi dağlar

çift atlı arabalar hangi rüyayı taşıyor

mehtapta gülümseyen alaycı yunuslar

ne çok ağustos böceği yalnızlığa uzayan

insan annesi ölünce anlar
içindeki çocuğun hiç ölmeyeceğini
aklına geldikçe kahrolur
bunu anlamakta neden bu kadar geciktiğini

sonra o güller
ay ışığında vahşi
bilinmez hangi acıların kanattığı

ve çaresizliği boş bir silah gibi taşımak

martılar uçurulmuş
bir yağmur loşluğuna
kimse kimseyi anlamıyor

ne de olsa insanız
korktuğumuz da olmuştur
ne yalan söylemeli
diz çöküp ferane avlularında
soğuk duvar diplerine

hafızanın perişanlığı
çağrışımların seli

ortalık fena karanlık
yüreğim örtülüyor

içim içime sığmıyor artık
belki fena halde yanılmaktayım

dudakları titrek
gözlerinde buğu
bilmem ki nasıl anlatayım
bağışlanmaz suçu dünyayı sevmek

hesabım yanlış bir mahkemede görülüyor

yaşamak mı gerek yoksa unutmak mı

sanki yalın bir bıçak
bir kırlangıç hızıyla
bulutların arasından
karanlığın böğrüne saplanacak

ilkbahar kadar müşfik
sonbahar kadar yumuşak

gizli kıvılcımlar ki etrafa saçılıyor