26.04.2009

acılara tutunmak

hasan hüseyin korkmazgil


ne güzel gülüyordun o bahar
ince belli bir şişeden içki dökülür gibi
ellerin de bir sokulgan
ellerin de bir serin
erguvanlı sabahlardı çağrısı gözlerinin
bak işte özlüyorum görüyor musun
irkilerek özlüyorum o güzelliği

"kuru ağacı n'iderler
kesip oda yakarlar
her kim aşık olmadı
benzer kuru ağaca"
(yunus emre)

bir ülke ki hiç gitmedin
bir deniz ki hiç yüzmedin
bir orman ki yaslanmadın yeşil serinliğine
ya sen neyi özlersin ey kuzucuğum
anlat güzel günleri anlat bütün gücünle
ama özleme
çünkü sen hiç görmedin ki güzel günleri

üç etekli ak puşulu türkü bakışlı
kadınlar yürüyor dağlara doğru
gülkurusu leylak moru dağlara doğru
sivaslı mı urfalı mı bilemem gayrı
kadınlar kadınlar dağlara doğru
bilemezler avcının kim olduğunu
sezmişler tüfeğin doğrultusunu
kadınlar kadınlar dağlara doğru
acılarlı umutlarlı bütün bir anadolu
bu sıtmalı gecelere bu beşikleri
bakma turaç bakma bana el gibi

neye yarar telsizler telefonlar
mektuplar neye yarar
uçup gider yele karşı
savrulur ellerimizden yapraklar gibi
sevdiklerimiz

"şunlar ki çoktu malları
gör nice oldu halleri
hani mülke benim diyen
taşlar olmuş üstünleri"
(yunus emre)

yaşayanlar ölür elbet bilirim
biz adını koymadan da vardı o gerçek
dolaşırdı kanımızda o zorba
gülerdi gözlerimize o çayırçingenesi
yaşamayı günden güne gülleştirerek

işkenceden çıkar gibi çıkıyorum sabaha

ölümden
ölmekten değil korkumuz
daha güzel bir dünya
yaşanılır bir vatan
diye başlarken şarkımıza
vurulup kahpe tuzaklarda bir geyik gibi
düşmek boylu boyunca
cepte vergi makbuzumuz
bundan işte korkumuz
canım oğlum
güzel yavrum
gözümün ışıltısı
bundan kaygumuz