28.06.2009

cinslerin savaşı

r. w. connell

tüm toplumlar, kendilerini ve üyelerini yeniden üretmek ve bu yüzden de yeni insanlar üreten cinsel ve toplumsal ilişkileri barındırıp ayakta tutmak zorundadır. işte bu nedenle, tüm toplumların kendilerini cinsiyetin biyolojik olgularıyla bağdaştırması gerekir. bundan genellikle, tüm toplumların çekirdek aile veya onun bir türü üzerinde temellenmek zorunda olduğu düşüncesi çıkarılmaktadır.

toplum, cinsiyetler arasındaki ayrımı kültürel olarak ayrıntılandırır. giysi bildik bir örnektir. insan vücudunun ortalama biçim ve görünümü açısından erkekler ve kadınlar arasında çok az farklılık vardır. toplum, söz gelimi kadınların göğüslerini veya erkeklerin penislerini vurgulayan giysilerle bu farklılıkları abartır ya da kadınlara etek, erkeklere de pantolon giydirerek onları kategorikleştirir.

herhangi bir öneme sahip işi almak için girilen rekabette erkekler kendine güvenme ve iddialı olma açısından daha üstündür. kendilerini hormonları yüzünden sürekli zayıf düştükleri bir iktidar çekişmesinde tüketmektense, tabi kılındıkları bir konumu kabul etmek kadınlar için akılcıdır. işte bu yüzden, yuva yapmayı kadınlara, iş dünyasının rekabetçi uğraşını erkeklere tahsis eden toplumsal düzenlemelerimiz var.

kategoricilik iktidarı kabul edebilir ama pratik politika unsurunu (seçim, kuşku, strateji, planlama, hata ve dönüşüm gibi) analizinden siler atar. geleneksel popüler kültürdeki "cinslerin savaşı" komedisi, tam da bu tür bir silme işlemiyle cinsel politikanın düşüdür. kocalar yanılır, karılar dırlanır, kaynanalar çekiştirir, kızlar kırıştırır, oğlanlar çocukluktan çıkamaz ve bu kesinlikle hep böyle gider. insanlar ne tür girişimlerde bulunurlarsa bulunsunlar hiçbir şey değişmez. kategoriciliğin daha karmaşık biçimlerinde pratik politikayı marjinalleştiren keyif değil mantıktır.