30.06.2009

uzun lafın kısası

lao-tzu:
 her şey apaçık, bulanık gören benim.

irvine welsh: köpek balıklarıyla yüzüyorsanız hayatta kalmanın tek yolu, içlerindeki en büyük köpek balığı olmaktır.

mario vargas llosa: en kötüsü, bu lanet ülkede her gün yaşanan o korkunç şeylere tanık olmaktır.

neval el-saadavi: bir erkek isyan bayrağını gökyüzüne kaldırsa bile bir çocuk gibidir.

soti triantafyllou: evlilik, tıpkı tüm bir ömrü hapiste, hastanede ya da manastırda geçirmek gibi anormal bir durumdur.

jules michelet: adalete karşı olan hiçbir şey devam edemez.

viktor emil frankl: insanı en çok yaralayan şey, fiziksel acı değil, haksızlığın, mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır.

muriel barbery: yoksulların nefret ettikleri bir şey varsa o da diğer yoksullardır.

rana dasgupta: bazı insanlar mükemmeliyetçidir. bu bir tutkudur onlarda. bir şeyi beş kez, on kez denerler, fark etmez. sonunda öyle yüksek bir standarda ulaşırlar ki, artık kimse onlarla baş edemez.

edmundo paz soldan: iflah olmaz bir istekle cenneti arayan huzursuz yaratıklarız.

balzac: iyi insanlar uzun zaman dünyada kalamazlar. gerçekten de büyük duygular bu bayağı küçük, yüzeysel toplumla nasıl bağdaşabilir?

franz kafka: evet umut var, çok umut var; ama bizim için değil.