9.06.2009

bu hesapta yoktu

aleksandr ostrovki

bir şeyi ya tam söylemeli ya da hiç söylememeli.

yakışıklı bir adamın zeki olması hiç de gerekli değildir. beyni ne yapsın? profesör olacak değil ya! genç, yakışıklı bir adama her zaman yardım edecek biri bulunur. gerek mesleğinde ilerlemesi, gerek para kazanması için bir elinden tutan çıkar. ama akıllı bir adam için durum başkadır. akıllı bir adamın yırtık pırtık gezdiğini, peynir ekmekle karın doyurduğunu, kötü bir evde oturduğunu görmek kimseyi üzmez. onun için boğazınızın düğümlendiğini, gözlerinizin yaşardığını hissetmezsiniz. akıllı bir adamın zaten böyle yaşaması beklenir. ama yakışıklı bir gencin hırpani bir kılıkla dolaşmasına yürek mi dayanır? tabii bütün fakirlere acımamız gerekir. ama yakışıklı bir genci kolları kısalmış ya da yakası üzülmüş bir gömlekle görmek, insanın yüreğine dokunan asıl bu. hem bir erkek fakir düşünce, cesur ve girişken olamaz. yakışıklı gençlerde kolayca hoş görülen o kendini beğenmiş halini kaybeder.

ileri bir düşünce nedir, devletin can damarına yöneltilen zehirli bir ok. ileri bir düşünce nasıl eyleme dönüştürülür? a) eski bir şeyin ortadan kaldırılmasıyla. b) yeni bir şeyin ortaya sürülmesiyle. bu eylemlerden hangisi daha zararlıdır? her ikisi de ayni derecede zararlıdır. eskiyi yıkarsak insanları fesatça sorular sormaya iteriz. şu müessese neden yıkılıyor diye sorarlar. yararlı olsaydı yıkılmazdı. böylece kurulu düzene karşı gelmeye, hükümeti, devleti eleştirmeye başlarlar. devletin, milletin menfaatini gözeten vatandaşların ileri düşünceler karşısında dehşete kapılması çok tabiidir.

gururu yaralanan kadının gazabı cehennem azabından korkunçtur.

"ben bütün zincirlere karşıyım, evlilik zincirine bile."

madam t.: "ama siz taşıyorsunuz o zinciri."

gorodulin: "onun için düşmanıma bile taşıtmak istemem."