21.09.2009

tanrı'nın sırdaşı

comte de volney

yeryüzünde kendilerine "tanrı'nın sırdaşı" diyen kalpazanlar türedi. bunlar, "biz halkların yol göstericisiyiz." diye ortaya çıkıp yalana, hak duygusunun yok olmasına neden oldular. anlamsız ya da gülünç işleri değerlendirdiler. birtakım sözler söylemeyi, birtakım adları hecelemeyi erdem diye gösterdiler. kimi zaman etlerle içkilerin belli günlerde yenilip içilmesini günah saydılar.

yahudi, sebt günü ölür de çalışmaz. pers, boğulup gider de soluğuyla ateşi üfürmez. hintli, inek tezeğiyle tenini ovuşturup gizemli bir tavırla "aum" demekte en yüce yetkinliği bulur. kollarıyla başını yıkamakla her şeyi onardığına inanan müslüman, kılıcı elinde, yıkanmaya dirsekten mi yoksa parmak ucundan mı başlamalı diye kavgaya tutuşur. hristiyan, süt ya da tereyağı yerine içyağı yerse kendini ilence uğramış sayar.

ey yüce ve gerçekten göğe dayanan öğretiler! şehitliğe ve havariliğe yakışır yetkin ahlak kuralları! bu eşsiz yasaları, yabanıl halklara, uzaklardaki uluslara öğretmek için denizler aşacağım. onlara diyeceğim ki:

"doğanın çocukları! bu cehalet yolunda daha ne denli yürüyeceksiniz? dinin, ahlakın gerçek ilkelerini daha ne zamana dek tanımayacaksınız? uygar ülkelerdeki bilgili ve sofu halklardan gelin de ders alın! onlar size, tanrı'ya yaranmak için, yılın kimi aylarında, bütün gün aç susuz, nasıl eriyip bitmek gerektiğini; komşu kanının nasıl akıtılacağını, sonra da kurallarına uygun bir abdest alıp kelime-i şehadet getirerek insanın nasıl günahtan kurtulacağını; komşu malının nasıl çalınacağını; işi el malını yutmak olan bazı adamlarla bu malı paylaşarak nasıl günah çıkarılacağını öğretecekler."

ah! insanın yalanını şimdi anlıyorum. tanrılık için çizdiği tabloyu gördükten sonra, "hayır, hayır!" dedim; "insanı, insanın tasarladığı gibi yaratmış olan tanrı değildir. aslında kendi tasarladığı gibi tanrı'yı düşünen, insandır. insan kendi ruhunu ona mal etti, kendi eğilimlerini ona yükledi. bu karışıklık içinde kendi ilkeleriyle kendisini çelişki durumunda görünce de ikiyüzlü bir gönül alçaklığına bürünerek aklına iktidarsızlık damgasını vurdu, kavrayışının saçmalıklarına 'tanrı'nın gizemi' adını verdi."