8.09.2009

sanat

john fowles

başarılı sanatçı anne ve babaların çocuklarının aynı derecede başarılı sanatçılar olması çok ender görülen bir durumdur. sanırım bunun nedeni, her zaman kısmen gündelik gerçeklikten kaçma gereksinimine dayanması gereken yaratma dürtüsünün, modern eğitim kuramının tersine, sempatik ve "yaratıcı" bir çocukluk ortamı tarafından değil, tam tersi tarafından, yani doğal içgüdünün budanması ve sınırlanmasıyla daha iyi beslenmesidir.

sanatsal yaratıcılığın onda dokuzu temel enerjisini, baskının ve yüceltmenin motorundan alır.

hiçbir sanatın özü gerçek anlamıyla öğretilemez. sanat tekniklerinin dünyadaki tüm bilgisi ancak önceki sanatın taklit ya da kopyalarını sağlayabilir.

herhangi bir sanat nesnesinde yerine konulamayacak olan şey, son çözümlemede, asla onun tekniği ya da ustalığı değil, sanatçının kişiliği, onun benzersiz ve bireysel duygularının ifadesidir.

cehennemin günümüzdeki biçimi amaçsız kalmaktır.

pratikte, bilgiyi elde etmeye çalışmaktan çok, akıllı bir biçimde onu reddetmek için zaman harcarız.

sanat, kişisel seçimin ötesinde bir hediye değil, bilimsel bilgi gibi düşünmeksizin program ve sıkı çalışmayla edinilebilen bir şeydir.

hem sanatta, hem doğada asıl tehlike yaratımın değil, yaratılanın vurgulanmasıdır.

içsellikten ve sürekli şimdiki zamanda oluştan, bu deneyimin yeşil kaosundan, onun bazı yanlarını dışsallaştırarak, böylece onu geçmiş zamana ya da bilinen bilgiye sabitleyerek kaçabilen, gerçekte yalnızca nitelikli bilim adamı ya da sanatçıdır.

insanlar her zaman ender türler arasında karşılaştıkları ilkleri hatırlarlar.

kişinin sonuçta seçtiği her yolun ve her anlatım biçiminin ardında, kişinin seçmediği yolların hayaletleri yatmaktadır.

tüm romanlar, bir bakıma, özgürlük kazanmada birer alıştırma niteliğindedir -hatta aşırıya kaçarak özgürlüğün var olabileceğini inkâr ettiklerinde bile.

insan düşüncesinin evrimi, günümüzde hepimizi in vitro, kendi yaratıcılığımızın cam duvarlarının ardına hapsetmiştir.