8.01.2015

yeni bir paradigma

alain touraine

egemenlik ilişkilerinin ortak özelliği, kendilerini doğalmış -yani dayatılmamış- gibi göstermektir.

küreselleşme fikri başlı başına, her tür dış etkiden bağımsız, gücü tüm toplum üzerinde etkili uç noktada bir kapitalizmi kurma istenci taşımaktaydı. onca coşkunun ve onca itirazın kaynağı işte bu sınırsız kapitalizm ideolojisidir.

her şey bir ölüm kalım meselesi haline geldiğinde, kamusal müdahaleler sorunları çözmeye yeterli olmaz.

toplumbilim, en büyük başarılarını toplumsal aktörlerin yanılgılarını ortaya koyarak, onlara bir özgürlük görünümünün arkasında saklı birtakım toplumsal düzeneklerin davranışlarımızı belirlediğini göstererek elde etmiştir. toplumsal kökeninizin ne olduğunu söyleyin, eğitim sisteminde ne okuyazağınızı, nasıl okuyacağınızı anlatayım size. mesleğinizi ve gelirinizi söyleyin, her zaman bağlı kalmasanız da ussal siyasal tercihinizin ne olduğunu söyleyeyim size.

modernlik, toplumsal olaylara toplumsal olmayan temeller vermesiyle, toplumun kendi içlerinde toplumsal olmayan birtakım ilkelere ya da değerlere bağımlılığını gerektiriyor olmasıyla tanımlanır.

özne, özgürleştirici bir sözden çok, genellikle özneye somut bir varoluş kazandırmakla birlikte onu, bir tanrı'nın, halkın ya da özgürlüğün ve eşitliğin adına erki ele geçirmiş ve lenin'in 1917 sonundan itibaren yaptığı gibi kişisel özgürlükleri sessizliğe indirgemiş dinsel, siyasal ve toplumsal hareketlerin iyi bilinen örneği doğrultusunda devirmekle tehdit eden düzenli güçlere karşı kendini savaşımlarıyla ortaya koyan bir eylem ve bir bilinçtir.

bütün toplumsal egemenlik biçimleri karşısında en iyi savunmayı, özne fikrine bağlı insan hakları fikri sunar.

toplumsal yaşam, liberal biçiminde ayarsız bir pazara indirgenir. herkes bir ürünü elde etmek için birbirini iter, üstelik bunu iyi bir iş olarak tanımlar. bu genelleşmiş rekabet artık genel çıkara başvurmayan çıkar gruplarını ve loncacıklarını besler.

toplum fikrinin yıkılması bizi bir felaketten ancak özne fikrinin kurulmasına, ne kazancı, ne erki ne de utkuyu arayan, yalnızca her insanın onurlu yaşama hakkını ve layık olduğu saygıyı ortaya koyan bir eylem arayışına götürüyorsa kurtarır.

okul, toplumsal eşitsizlikleri aktarır.

özne, dünyada yaşara ama dünyaya ait değildir. işte bu yüzden özne fikri ırkçılığa karşı alabildiğine güçlü bir silahtır. toplumsal ya da ulusal bir grup kendini mutlak iyiyle, bir tanrıyla, gelecekle ya da ilerlemeyle özdeşleştirdiğinde kendi kendisinin tersini de yaratmaktadır. bir tanrıya inanmak, bir şeytana ya da başka herhangi bir kötülük ilkesine inanmayı da içerir.

ilerleme diye adlandırılabilecek şey, merkez ile çevrenin, buluş ile geleneğin, modernlik ile bir modernleşme yolunda üstlenilen mirasların olası bağdaşımının tanınmasıyla ölçülür.

yeni çözümler ancak, din olsun, dil olsun ya da giyim şekli olsun, birçok kültürün tanınmasında bulunabilir. kültürlerin çoğulculuğu, hareket hızı giderek artan bir dünyada bir gerekliliktir. hiçbir önlem, uluslararası değiş tokuşların hızlı artışıyla bağdaştırılan göçebeliği durduramaz.