18.01.2015

deliduman

emrah serbes

gerçek hayat tecrübesi uykusuz kalınan gecelerde elde edilir ve gündüzleri de bir sikime yaramaz.

işin en zor, en meşakkatli kısmını hallettikten sonra küçük detaylarda bocalamak, vazgeçecek gibi olmak, bütün büyük yeteneklerin ortak özelliğidir.

bazı şeyler ya olması gereken zamanda olur ya da hiç olmaz.

her insanın mayasında bir parça kepazelik vardır; mühim olan, o kepazeliği ortaya çıkaracak işlerden uzak durmaktır.

her insanı seven birileri bulunur; budur dünyada kalan son adalet kırıntısı.

genellikle kötücül insanlar başkalarının yaptığı kötülüğün hemen farkına varırlar. ellerine fırsat geçmediği için kötülük yapamadıklarından, başkalarının yaptığı kötülükleri en ağır şekilde yargılayanlar da onlar olur.

büyük yetenekler birbirini tanır.

erdemle şöhret arasında seçim yapmak zorunda kaldığında kaç insan erdemi seçer? işte onlardır, erdemi seçenlerdir dünyamıza yön verenler, led televizyonlardan çok daha geniş vizyonları vardır.

hareket yoksa çürüme başlar. temel fizik yasalarından biridir bu.

özgürlüğü hep insanın canının istediğini yapması zannediyoruz; oysa özgürlü her şeyden evvel bir histir. eylemden önce o his gelir. insana bir şey yaptıran yahut yaptırmayan şey o histir.

insan bu hayattaki en büyük inkisarını, gayretlerinin boşa gittiğini gördüğünde yaşar.

bütün türki cumhuriyetlerdeki çakalları toplasan bu istanbul'da daha fazla çakal vardır. istanbul'da yirmi milyon insan, iki milyon araba ve bunların hepsinden daha fazla martı vardır. martıların içinde bir martı, arabaların içinde bir araba, insanların içinde bir insan ararsın istanbul'da, gerçekten sana hitap edebilecek, ruh sahibi bir şeyler ararsın, bulamazsın.

çevremiz yaşayan ölülerle dolu; paketlenmiş, etiketlenmiş, bir kenara atılıp unutulmuş, hatırlandığı zaman da lanetle hatırlanmaya mahkum edilmiş insanlar.

birini hiçliğe mahkum edersen o senin her şeyin olmak isteyecektir.

insanın hayatında öyle bir an gelir ki önünde uzayıp giden karanlık yolda ilerlemekten başka çaresi kalmaz, geri adım atamayacak kadar yorgundur çünkü ve yerinde duramayacak kadar da yıkkın. hayatta çoğu zaman asıl ihtiyacımız olan şey de budur işte, sağlam kalan parçalarımızı toplayıp kör bir kararlılıkla yolumuza devam etmek.

bazen çabuk gelişen bir arkadaşlık ne denli yalnız olduğumuzu hatırlatır bize.

insanın bambaşka biri olmayı isteyeceği bir an gelir, gerçekten bambaşka biri olmayı isteyeceği bir an gelir.

bir yerden sonra insan umursamamaya başlar.