12.02.2012

korkuyu beklerken

oğuz atay

bütün hayatım boyunca sürekli bir ilgi aradığımı söylerdi biri bana.

ne yapmışsa korkusuna rağmen yapmıştı hayatı boyunca.

yalnız yaşayan insanların, kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır.

acaba iyi bir şey olacak mı? hayır, dedim kendime. iyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. ya da hiçbir şey çıkmaz.

ne zaman vaktin var? her zaman. ona bu sözü söylemedim tabi. her zaman vakti olanlara saygı duyulmaz. "yarın" dedim, "hemen" diyeceğime ve bu sözümden, daha söylerken pişmanlık duydum. yarına kadar ne yapacağım allahım? dedim.

yalnızlığa dayanmanın en önemli şartı, her şeye karşı hazırlıklı bulunmaktır.

ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı. çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi. kendime gerçekten acıyabilseydim, gerçekten ümitsiz olsaydım. sonra yavaş yavaş, adım adım doğrulurdum.

insanların düşmanlara da ihtiyacı vardır. dostlarının değerini bilmek için.

bence insan açık vermemeli; çevre kötüdür biliyorsunuz.

sizin, bütün hayatınız boyunca böyle bir duruma düşmediğinizi de ismim gibi biliyorum; hatta daha iyi biliyorum. (bir keresinde adımı sordukları zaman hemen karşılık verememiştim de)

tanıdığım biri hayvanlara iyilikle hiçbir şey öğretilemeyeceğini söylemişti bana, köpeği ilk aldığım zaman.

ülkemizde tabiat şartları ağırlaştıkça insanlar da şartlarını ağırlaştırırlar.

senin aynadan gördüğünü ben duvardan görürüm.

artık haddimi biliyorum, önünde 'hayat' denilen bir taşlık bulunan dağ evimde senin dönemince bilinmeyen ruhsal karışıklıklarımı yaşıyorum, kuyudan su çekiyorum ve eşeğime yüklediğim dallarla ocağımı yakıyorum. buna 'şimdilerde' kaçış diyorlar babacığım; birtakım toplum sorunlarını çözemeyeceklerini hisseden burjuva, yani senin anlayacağın şehirde yaşayan ve üstelik şehirdeki günlük yaşamın geleneklerini benimseyen aydınlar böyle yapıyormuş.

ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?