1.02.2012

hayat ve edebiyat

panait istrati

insanlar sadece ortak olan yıkımlara karşı duyarlıdır.

yaşamın, hatta en aşağılık yaşamın temel direği iyilik yapma arzusu, eli açıklık, bir ülkü ardında koşma eğilimidir. oysa düştür bütün bunlar. zavallı insanlık makinesi düş kurmayı bir yana bırakıp yaşamaya başladığı an her şey allak bullak olur, çatırdar, laçkalaşır ve daha dün köşe başında öpüşenlerin birbirlerinin suratlarına tükürdüğü görülür. çünkü şiir ile lağım yan yanadır. çünkü düş, yaşamın karşıtlıkları arasında sıkışıp kalmıştır. toplum dediğimiz makine azıcık yakıtla çalışır; ama hiç kimse onu en kusursuz biçimde işletemez.

edebiyat tek başına yeterli değildir; başımızı döndürdüğü için, çoğu kez, gerçekten bilgi edinmemizi engeller. kuş için kanat neyse zihnimiz için de edebiyat odur; ama kuşun hiç şaşmadan uçabilmesi, kanatlarına değil, yanılmayan bakışlarına bağlıdır. şiir, bir saatlik dingin ezgidir ve ben, yeryüzünün bütün güzelliklerini, sanatın bütün inceliklerini, sevilebilecek her şeyi şiirde bulurum. ama ne yazık ki, türkü çağırdıktan sonra, yaşamak gerekir. yaşamaksa yaşamla boğuşmak demektir.

bir amacım yok. kendi yasama göre yaşıyor, karnımı doyurmak için pek az; kafamı, gönlümü doyurmak içinse çok şey istiyorum. edebiyatı ve güzel sanatları sevmek, dünyanın güzelliklerinden yararlanmak, insanları ezenler arasına katılmamak, dolayısıyla maddi açıdan en azla yetinmek; haksızlık etmeden, kardeşçe yaşamak, iyi bir dost bulup sevmek, çevresine elinden geldiğince iyilik etmektir önemli olan.