vedat türkali
unutamadığım birçok acılı anım vardır çocukluk günlerimden. ilkokul üçüncü sınıfta, bozkurt okulunda okuyorum. mahallemde oyunlardan eksik olmuyorum ama okulda, durumu bizden iyi sayılan çocukların yanında ürkek, çekingenim.
bir gün bahçede, başöğretmen kemal bey, daha çok varlıklı kesimin çocukları toplanmış çevresine, ortadaki bir tarha çiçek dikiyorlar. koşup oynayanlar var bahçede. biz birkaç gariban da bir kıyıya sığınmış, güneşleniyoruz. birden arkamdan bir saldırıyla, sille tekme yere düştüm. neye uğradığımı anlayamamıştım! başöğretmen kemal bey'di. sille tekme beni bir güzel dövüp hırsını alarak ağacın dibine iteledikten sonra çiçek dikimine döndü gene!
sonradan öğrendik ki, koşanlardan biri mi çarpmış, nedir; bir kız arkasından itilip fidanların üstüne düşürülmüş. o da beni göstermiş niyeyse? "öğrendik" diyorum; çünkü ben utancımdan kimsenin yüzüne bakamıyorum. mahalledeki çocuklar gelip olayı da, nedenini de bizim eve anlatmışlar, öyle öğrendim. okula gelip başöğretmene çıktı babam. ne olacaktı ki?
sosyal durumu kılık kıyafetinden belli babama o herifin bakışını da hiç unutmam.