11.02.2012

gazetelerden

ernesto sabato

jujuy. 13 ve 9 yaşlarında, andlı iki kız kardeş donarak öldü. calixta ve narcisa llampa, ağabeyleriyle birlikte, platodaki 30 numaralı okulu evlerine gitmek üzere terk ettiler. ağabeyleri yardım getirmek üzere giderken yorgunluk ve soğuk nedeniyle yol kenarında durmak zorunda kaldılar. ancak ağabeyleri, bir katırcı ile birlikte geri döndüğünde kız kardeşlerinin donarak ölmüş olduğunu gördü. birbirlerine sarılmışlardı, belki de son bir sıcaklık arayışıyla. ölüm onları böyle yakalamıştı.

los angeles, cal. los angeles'lı, 38 yaşındaki john grant, borçları nedeniyle zor durumdaydı ve bütçesini dengelemek istedi; karısını ve iki küçük çocuğunu 25 milyon dolara sigortalattı. ardından, valizlerden birine bir saatli bomba yerleştirerek tüm ailesinin katılacağı bir uçak yolculuğu düzenledi. sigorta tahsilatı sırasında tutuklandı. nöbet değiştirerek aşağıda kalan bir hostes de kendisiyle işbirliği halindeydi.

roma, a.f.p. piskopos helder camara, gazeteciler ve piskoposluk üyelerine, brezilya ordusu polisinin işkenceciler için kurslar organize ettiğini rapor halinde sundu. 8 ekim 1969 günü, öğleden sonra saat dört civarında, çoğunluğunu üç ordunun çavuşlarının oluşturduğu 100 askerlik bir grup, teğmen haylton tarafından verilen bir dersi izlemiş, teğmen işkence seansları sırasında çekilmiş fotoğraflar gösterip yöntemlerin avantajlarını açıklamıştır. teorik açıklamadan sonra yardımcıları (4 çavuş, 2 onbaşı ve 1 er) 10 siyasi tutuklu üzerinde uygulama yapmışlardır.

buenos aires, telam. önceki gün sabahın erken saatlerinde, daniel fuentes (20) kararının nedenlerini banda aldı. kayıt cihazını vücuduna bağladıktan sonra, zemindeki avluya indi, kalın bir telin ucunu bir asma ağacının desteklerinden birine, diğer ucunu kendi boynuna bağladı. sonra da bir saçağa çıktı ve sağ göğsüne bir el ateş etti, "yöntemlerden biri başarısız olursa diye" şeklinde açıklıyordu bant kaydında. şiddetli bir şekilde boşluğa düşünce telin ucunda asılı kaldı. ateş edildiğini duyarak koşan babası oğlunu bu durumda buldu. bant kaydında sözü edilen kız, cenazede yaptığı açıklamada "çıldırmış olmalı, aman tanrım" dedi.

lasing, texas. senyora mckay'e saldırmakla suçlanan, zenci dudley morgan, silahlı kızgın beyazlar tarafından takip edilip demir bir direğe bağlanmış, odun ve yanıcı malzemeden oluşan büyük bir yığın hazırlanmıştır. ateşin yakılması sırasında olay yerinde yaklaşık 5000 kişilik bir kalabalık bulunmaktaydı. çam ağacı dalları kor halini aldığında sivri uçlarıyla önce gözleri dağlanan morgan, kendisini vurup öldürmeleri için yalvarırken, gırtlağı ve göğsü bu dallarla oyulmuştur. kalabalık, ölümün mümkün olduğunca yavaş olmasını isteyerek haykırmış, böylece yanıcı malzeme, zencinin yanışı kısa sürede gerçekleşmesin diye ateşten alınmış, böylece adam had safhaya varan acılarıyla kıvranmış ve avazı çıktığınca bağırıp haykırmıştır. yanan etin kokusu giderek daha dayanılmaz olmuş, kalabalık buna rağmen ayrıntıları kaçırmamaya çalışmıştır. beraberindeki dört kız arkadaşıyla olay yerine, bir arabayla gelen senyora mckay, kalabalığın itiş kakışı nedeniyle ateşin yanına gidememiştir. zenci ölmeden önce "eşime elveda dediğimi söyleyin" diye kekeleyebilmiş ve sonra başı cansız bir şekilde düşmüştür. ateş gücünü kaybettiğinde pek çok kişi bir hatıra götürmek istemiştir: kafatası ya da kemik parçaları gibi ganimetler ellerde havalara kaldırılarak, neşe içinde fotoğraflar çektirilmiştir.

colorado, eureka'dan bay lippman'ın, birleşmiş milletler genel sekreterliği'ne hitaben, new york times'ta yayımlanan mektubu:

sayın senyor,

insan ırkının bir üyesi olmayı reddetmeye karar verdiğimi bildirmek için yazıyorum. bunun sonucunda, beni bu birliğin gelecekte gerçekleştireceği anlaşmalar ya da müzakerelerde sarfınazar edebilirsiniz.

saygılarımla.

cornelius w. lippmann.

buenos aires, la razon. 59 yaşındaki rumen miguel kiefer, pampa del infierno, chaco'da küçük bir çiftliğin sahibi, 46 yaşındaki karısı margarita schmidt, oğulları juan ve jorge ile gelini 21 yaşındaki teodora diebole ile birlikte bu çiftlikte yaşamaktaydı. teodora bir çocuk beklediğini anlayınca, doğacak çocuk çiftlik işleri bakımından bir yük oluşturacağı için, kayınvalide çözüm olarak gelininin kürtaj yaptırması gerektiğini ileri sürdü, bu konuda ikna etmek için gelinine son derece sert cezalar uyguladı (ta ki oğlu müdahale etmeye kalkışıncaya kadar). yönteminin işe yaramaması ve ailenin tavsiyesiyle, gelinini bir çamaşır sepetine koyduğu zehirli bir yılanın sokmasıyla öldürmeye karar verdi. senyora kiefer bu amaçla gelinine, engereğin bulunduğu sepetten bir gömlek alıp getirmesini buyurdu. yılan tarafından sokulan genç kadına zehrin çok yavaş etki ettiği görüldüğünden ve beklenen ölümcül etkiyi yapmayacağından korkan aile bir arabaya bindi ve teodora'yı arabaya bir halatla bağlayıp koşarak kendilerini izlemeye zorladı. susuzluktan çıldırmış halde ve zehrin etkisiyle -diye kocası daha sonra mahkemede anlattı- kız merhamet diliyordu. fakat ölüm emri çoktan verilmişti, hızlandırmak içinse kayınvalide bir mendille boğazını sıkarak genç kadını boğdu.

new york, a.f.p. soykırımla suçlanan er arnold w. mcgill, pentagon'u idare eden generallerin çok iyi bildiği gibi bu yöntem düzenli olarak izlendiğine göre, bu küçük vietnam kasabası hakkında neden bunca yaygara koparıldığını anlamadığını açıkladı. "ben yüzbaşı medina'dan gelen emri uygulamaktan başka bir şey yapmadım" dedi. ve ekledi: "öte yandan söz konusu kasaba bizi her şekilde rahatsız edip duruyordu."

bromwich, u.p. hakim karşısına çıkan bill corbert, aynı çatı altında yaşadıkları halde karısına 7 yıldır tek kelime söylemediğini açıkladı. bayan corbert bölge mahkemesinde durumu onayladı: "yıllardır konuşmuyoruz. birimiz odaya girdiğinde öbürü çıkıyor. ama çok az karşılaşıyoruz, bazen merdivenlerde ya da banyonun kapısında." bir süre öncesine kadar kocasına yemek yapıp masaya bıraktığını ve onun da kendisine mesajlar bıraktığını ekledi: "çorba tuzlu, yemek tekrar ısıtılmış." bu tip bilgiler. fakat son zamanlarda kocası bu türden iletişimi de kesmişti.