14.03.2008

yürüyüş

dostoyevski

kadına mı gidiyorsun? kırbacını unutma.

bir olgunun özü, yaratılış anında ortaya çıkar.

insanın kendisi olmasının koşulu, kim olduğunu hiç mi hiç bilmemesidir.

en vazgeçilmez düşüncelerimiz, en yanlış olanlarıdır.

nasıl olursa olsun, cinsel yaşamı küçümseme, onu ayıp kavramlarla lekeleme, yaşamın kendisine karşı işlenmiş bir suçtur.

erkeklere özgü kendini hor görme hastalığının tek çaresi, zeki bir kadın tarafından sevilmektir.

yalnızca yürüyüş sırasında akla gelen düşüncelerin bir değeri vardır.

entelektüel bir münzevi olarak yaşayıp benzer biçimde düşünen insanlarla nadiren bir araya gelmek bizim kaderimiz.

geriye bakmak ve muhasebe yapmak, geçmişin anılarında, tarihi kültürde avuntu aramak, yaşlı insanın işidir ve yaşlılık çağına özgüdür.

eğer bir kadın erkeksi özelliklere sahipse, ondan kaçmalı. ama eğer bu tür özelliklere sahip değilse, bu sefer de o kendinden kaçmalı.

insanda büyük olan, onun köprü olmasıdır, erek değil. insanda sevilebilecek olan, onun karşıya geçiş ve batış olmasıdır.

öfkeyi, öcü, kıskançlığı, alayı, kurnazlığı, şiddeti tanımayan bir tanrı, neye yarar ki?

bu ağacı ellerimle sallamak istesem, sallayamam. oysa bizim görmediğimiz yel, onu dilediği gibi üzer ve eğer. bizi en çok, görünmeyen eller eğer ve üzer.