21.08.2008

vahşi doğanın çağrısı

jack london

sopa kimdeyse yasa odur. gönlü hoş edilmese bile, boyun eğilmesi gereken bir efendidir.

yaşamın doruğunu belirleyen ve ötesinde başka yücelik bulunmayan bir büyük kendinden geçme vardır. ve yine yaşamın öylesine bir çelişkisi vardır ki, bu kendinden geçme, bireyin en yaşam dolu olduğu bir anda, yaşadığını tamamen unutmasıyla gerçekleşir. bu kendini kaybediş, bu yaşamı unutuş, benliğinden sıyrılıp bir alev tabakasına dalan sanatçıda; bombalanmış bir alanda savaş çılgınlığına kapılan ve düşmana aman tanımayan askerde görülür.

vahşi dünyanın bir sabrı vardır. yorulmak, bıkmak nedir bilmeyen bir sabır. avının peşini bırakmayan bir sabır. yaşamın kendisi gibi ısrarlı, dirençli bir sabır, örümceği saatler ve saatler boyu ağında kımıldamadan tutan işte bu sabırdır. yılanı çöreklenip öyle oturtan bu sabırdır. panteri kurduğu pusuda bekleten bu sabırdır. bu sabır yaşamın sabrıdır. hem de tuhaf bir çelişkisi vardır. yaşam, hayat dolu varlıklara yine hayat dolu varlıkları avlamak için bu sabrı verir.

"aşındırarak zincirini alışkanlığın
sıçrayıp gelir eski özlemler göçebe misali
uysallığın uzun uykusundan
yeniden uyandırır kanındaki vahşeti"

yazları bir konuğu vardır bu vadinin. büyük, kocaman bir kurt. muhteşem tüylerle kaplı bir kurt. bütün öteki kurtlar gibi ve bütün öteki kurtlardan farklı bir kurt. yüze gülen ağaçlar ve sular ülkesinden tek başına çıkar, ağaçların arasındaki bir düzlüğe iner. burada, çürümüş geyik derisi torbalardan sarı bir derecik akar gider. toprağa gömülür. çevresinde uzun uzun otlar vardır bu derenin. üstü küflenmiştir. bu otlar ve küf onun sarılığını güneşten saklarlar. kurt burada bir süre dalıp kalır. sonra, gitmezden önce, bir defa uzun uzun ve acı acı ulur.

ama her zaman yalnız değildir o. uzun kış geceleri bastırınca, kurtlar avlarının peşinden vadilere indiği zamanlar, sürünün başında görürsünüz onu. solgun ayışığında ya da kuzeyin alev alev günbatımında, arkadaşlarının önünde bir dev gibi atlayıp ilerlediğini görürsünüz. daha genç bir dünyanın şarkısını, sürünün şarkısını söylerken görürsünüz.