29.09.2022

bir mayıs

sevan nişanyan

1 mayıs 1977'yi izleyen ilk dönemde, hatırladığım kadarıyla, olayın niteliği konusunda bir tartışma yoktu. komplo teorileri ilk kez ertesi senenin 1 mayıs'ında, ecevit'e düzenlendiği rivayet edilen suikast nedeniyle gündeme geldi. sular idaresi üstünden ve intercontinental otelden ateş açan keskin nişancılar efsanesi 1980'lerin sonuna doğru itibar kazandı.

son günlerde tazelenen bilgiler ışığında olayın gelişimi son derece basit görünüyor. bir kere keskin nişancı filan yok. kalabalığın üstüne ateş etmek için keskin nişancı gerekmez. ayrıca, linç edilen polis memuru ile kurşun yiyen iki üç kişi dışında ölenlerin hepsi izdihamda ezilerek ölmüşler. sular idaresi gibi mükemmel bir platformdan kalabalığa ateş edip üç tane bile tutturamamak için olağanüstü bir beceri gerekir. meşhur fotoğrafta görünen tomsonlu kişilerin, olay olup bittikten sonra oraya çıkıp iş yapar gözükmeye çalışan -ya da çatışmadan kaçıp arazi olan- polisler olduğu, mükerrer tanık ifadeleriyle sabit. kazancı yokuşunun ağzına park edilip çok sayıda insanın sıkışarak ölümüne neden olan kamyonetin disk'li bir sendikaya ait olduğu o zaman da ortaya çıkmıştı, otuz sene aradan sonra gene hatırlandı. muhtemelen rakip sol grupların meydana girmesine karşı tedbiren oraya park edilmiş.

kalabalığın üzerine beyaz renault süren polislerin şeytani bir planın parçası olmadığı, arkadaşları linç edildikten sonra panik ve/veya öfke içinde öyle davrandığı, her iki taraftan çok sayıda tanık ifadesiyle doğrulandı. kalabalığın üstüne sürülen panzerlerin ardında da yine polis beceriksizliği/işgüzarlığı/ aptallığı hikâyesi var. kontrolden çıkmış bir durum karşısında polis "bir şey" yapmak zorunda. aptal komiserin biri, panik ve öfkeyle bir emir veriyor. memur sürüsü, amirinden fırça yememek için emri yerine getirir gibi görünmeye çalışıyor.

olayların, meydana girmeye çalışan halkın kurtuluşu grubundan bir veya birkaç kişinin havaya ateş etmesiyle başladığı konusunda herkes hemfikir. ilk bir veya birkaç el silah sesinin duyulmasından sonra meydanı ölüm sessizliği kaplıyor. meydandaki sol grupların hepsi silahlı ve çatışmaya hazır bir ruh halinde. kısa bir kararsızlıktan sonra herkes deli gibi havaya ateş etmeye başlıyor. panik çıkıyor. bir sürü insan ezilip ölüyor. bir alaturka klasiği. 

bu olaydan beş yıl önce, aynı meydanda, kültür sarayı yangını hadisesine birinci elden tanık olmuştum. hiç şüphem yok ki o seferinde de baş aktörler tedbirsizlik, cehalet ve suçu başkasına atıp kendini aklama güdüsü idi. o sefer devlet önce davranmış, suçu hayali bir sol komploya yüklemişti. insanlar tutuklandı, soytarı mahkemeleri kuruldu, sonunda bir şey çıkmadı. 

mitinge gelen silahlı grupların bir kısmı provokatör müydü? oradaki o akıl dışı çatışma ortamı tc veya diğer aktörler tarafından haince tasarlanıp uygulanmış bir planın ürünü müydü? mümkündür. hatta bence muhtemeldir. ama solun masumiyetini savunanlar bu argümanı sonuna kadar götürmeyi gerçekten ister mi, ondan emin değilim. solcuları provoke ettiler, kullandılar diyelim. kaç kişiydi acaba provokatör ajanlar? yüz? bin? on bin? diyelim ki çok değildiler. etkin önder kadrosundaki oranları neydi peki? o gün o grupları çatışma hırsıyla taksim'e gitmeye azmettirenlerin kaçta kaçı ajandı? yarısı? hepsi?