8.08.2017

döşeğimde ölürken

william faulkner

bu günah dolu yeryüzünün hiçbir köşesinde dürüst, çalışkan bir kişi kazanç sağlayamaz.

kentlerde dükkan işletenlerdir kazananlar; terlemeden, terleyenlerin sırtından geçinenler. çok çalışan adam değildir kazanan, çiftçi değildir hiçbir zaman. bazen şaşıyorum, neden sürdürüyoruz bu işi diye. yukarda armağanımız var da ondan, otomobillerini falan götüremeyecekleri yerde onların. herkes eşit olacak orada ve tanrı olanlardan alıp olmayanlara verecek.

sağlam bir kümes yapmak, bayağı bir saray yapmaktan yeğdir.

dört gündür bir tabutun içinde yatan ölü bir kadına saygı göstermenin tek yolu, tez elden toprağa vermektir onu.

insan anlayamaz ki kadınları. aynı kadınla on beş yıl yaşadım, kör olayım anladıysam eğer.

tehlikesiz şeyler her zaman en iyi şeyler değildir.

bir şey yeni, sert, parlak olduğu zaman yalnızca tehlikesiz olmaktan biraz daha iyi bir yönü olmalıdır; çünkü tehlikesiz şeyler yalnızca insanların uzun sürelerdir yapagelip sivri köşelerini yumuşattıkları şeylerdir ve bunları yapmakta bir adama "bu daha önce yapılmamıştı, bundan sonra da yapılamaz." dedirtecek hiçbir şey yoktur.

bütün insanlar korkaktır; dışardan uysal görünen hainliği doğasal olarak kabullenirler.

günahı kelimeler olarak görenlerin gözünde kurtuluş da kelimelerdir yalnızca.

ölü kalmaya hazırlanmak için yaşanır.

eğer bir insanın durmadan kımıldayıp bir yerden bir yere gitmesini isteseydi tanrı, uzunlamasına, karınüstü koymaz mıydı onu, bir yılan gibi? öyle yapması gerekirdi.

tepelere tırmanmalısın ki aşağı inebilesin.

şu köylüler. ne istediklerini bir türlü bilemezler, bildikleri zaman da bir türlü söyleyemezler.