10.12.2021

umut

ernesto sabato

insanlık sorunlarına bile değinse, soyut kavramlar hiçbir insanı avutamaz, etten kemikten somut bir varlığın, sıkıntılı gözlerle bakan bir zavallının, yalnızca umutla beslenen birinin üzüntülerini ve kaygılarını hafifletemez. neyse ki insanın mayasında yalnızca umutsuzluk değil, esin ve umut da vardır; yalnızca ölüm değil, arzu ve yaşam da vardır; yalnızca yalnızlık değil, birlik anları ve aşk da vardır. eğer yalnızca umutsuzluk olsaydı hepimiz kendimizi ölmeye bırakırdık ya da kendimizi öldürürdük; ama böyle olmuyor.

aslında bu günün dünyasında umut sahibi olmak mantıklı değil. aklımız, mantığımız bize sürekli bu dünyanın vahşi olduğunu kanıtlar, bu nedenle mantık yok edicidir; kuşkuya, kinizme, en sonunda da yok etmeye yönelir. neyse ki insanoğlu mantıklı bir yaratık değildir, umut büyük yıkımların arasında tekrar tekrar yeniden doğar. bu kadar mantıksız, dokunaklı bir biçimde mantıksız, narin, her türlü temelden yoksun bir şeyden yeniden yeniden doğmak, insanoğlunun akılcı bir varlık olmadığının kanıtıdır. böylece depremler japonya'nın ya da şili'nin geniş bir bölümünü yerle bir etmişken, çin'de, yang tse'de millerce arazi dev bir su baskını sonucu sular altında kalmışken, otuz yıl savaşları gibi zalim ve kurbanlarının çoğunluğu için anlamsız bir savaş kadınları, çocukları, köyleri kesmiş, doğramış, işkence etmiş, katletmiş, tecavüz etmiş, yakmış, yok etmişken, başkalarının ya da doğanın bu mahvına maruz kalan güçsüz ve korumasız insanlar, umutsuzluk içinde asla yaşamak istemediklerini, yaşamlarını hiçbir zaman yeniden kuramayacaklarını, isteseler bile kuramayacaklarını düşünürler. ama aynı erkekler ve kadınlar (özellikle kadınlar; çünkü kadın yaşamın kendisidir, toprak anadır, her zaman içinde minicik bir parça umut barındırır), bu zavallı, eğreti insanlar, aptal ama kahraman karıncalar gibi her şeye yeniden başlarlar, yeniden küçük, gündelik dünyalarını inşa etmeye koyulurlar; küçücük, bu yüzden çok dokunaklı dünyacıklarını. dünyayı kurtaran fikirler değildir, ne akıl ne de mantıktır; tam tersine, insanların akıl almaz umudu, yaşamda kalmak için gösterdiği inatçı gayret, henüz olanak varken solumak için gösterdiği coşku, şanssızlıkların karşısında her gün gösterdiği küçük, gülünç, dirençli kahramanlıktır.