1.12.2021

kusursuz dostluk

alberto manguel

16. yüzyılda
michel de montaigne, birbirimizden korkutucu biçimde farklı ya da birbirimizi çekecek kadar benziyor olsak da bizi birlikte olmaya sürükleyen nedenleri anlamaya çalışmıştır. "benim anlattığım dostlukta" der montaigne, "ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış ve kaynaşmıştır ki, onları birleştiren dikişi silip süpürmüşlerdir; artık o bulunamaz olmuştur."

montaigne'e göre, bu türden bir ilişkide "ben" ve "öteki" arasındaki ayrım inkâr edilemez: her biri, bireyselliğini ve emsalsizliğini muhafaza eder. gözlemcinin baktığında "bulamadığı", onları bağlayan ve dolayısıyla bir varlığı bir diğerinden ayıran "dikiş"tir. bu dikiş bulunamaz ve tam da bu nedenle önyargı ihtimalinden bağımsız bir halde, yaftalanmadan kalır. akışkan ve çok yönlü bir toplumun yalnızca iki kişi arasında değil, bütün üyeleri arasında yakalamaya çalışabileceği, işte bu belirgin görünmezlik, iki bireyi sevgi dolu bir ilgiyle birbirine bağlayan bu sarih ama tanımlanamaz "ayrılık"tır.

bu tip ilişkilerin bu denli geniş bir ölçekte imkansız olduğu yargısına aceleyle varmadan evvel, şu soruyu sormamıza izin verin: bu sanki dikişsiz ilişki, tam olarak neye dayanmaktadır? montaigne buna yanıt vermenin imkansız olduğunu itiraf eder: "onu niçin sevdiğimi öğrenmekte ısrar edecek olursanız, bunu ifade edemem sanıyorum."

1588 yılına kadar yayımlanan her denemeler basımında paragraf bu cümleyle sona erer. ancak 1592'de, ölümünden kısa süre önce, montaigne bir tür yanıt bulur ve onu basılı kitabın sağ kenar boşluğuna yazıverir. "bunu ifade edemem sanıyorum"un ardından, şık el yazısıyla "ancak şunu söyleyebilirim: çünkü o, o idi." sözlerini ekler.

yani, arkadaşının kimliğini belirleyen fakat kelimelerle ifade edilemeyen nitelikleridir onu sevmesinin sebebi, aralarındaki algılanabilir farklar değil, onu var eden içkin nitelikleridir. ve daha sonra, birkaç gün ya da birkaç ay sonra, sanki kavramın bütün sırrı adeta bir ilhamla bildirilmiş gibi, montaigne aceleyle ve farklı bir mürekkeple sözlerine üç kelime daha ekler ki, böylelikle bizler bugün cümlenin tamamını dirayetiyle ışık saçan tek bir düşünce olarak okuyabiliriz: "onu niçin sevdiğimi öğrenmekte ısrar edecek olursanız, bunu ifade edemem sanıyorum; ancak şunu söyleyebilirim:

çünkü o, o idi; ben de bendim."