6.08.2021

sanat

albert camus

sanatın amacı kanunlaştırmak ya da hükmetmek değil, her şeyden önce anlamaktır. anlamak için hükmettiği olur bazen. ama hiçbir deha eseri, küçümseme ve kin üzerine kurulmamıştır.

sanat, yalnızlık içinde tadılacak bir eğlence değildir. ortak sevinç ve kederlerin ayrıcalıklı bir görünümünü vererek en çok sayıda insana erişecek, onları heyecana getirecek bir araçtır.

sanatçı, çoğunlukla, kendi kendisinden ve varsa ayrıcalıklarından utanç duyar gibidir. her şeyden önce kendi kendisine sorduğu soruya cevap vermek zorundadır: "sanat sahte bir lüks müdür?"

toplumumuzda tanınmak isteyen bir sanatçı bilmelidir ki tanınacak olan kendisi değildir, kendi adını taşıyan bir başkasıdır; o başkası kendi iradesinden kurtulacak ve belki de günün birinde içindeki gerçek sanatçıyı öldürecektir.

insan hayatının gerçeği, sadece o insanın yaşadığı yerlerde değildir. o hayata biçim veren başka hayatlardadır; önce, çekilmesi gereken sevilen insanların hayatındadır; sonra, bilinmeyen, kuvvetli ya da zayıf vatandaş, polis memuru, öğretmen, iş arkadaşı, diplomat, diktatör, devrimci, din adamları, basit temsilciler, yaşayışımız için efsaneler yaratan sanatçıların hayatındadır; nihayet en düzgün hayat süren varlıklara bile egemen olan tesadüftedir.

şu halde, mümkün olabilecek tek bir gerçek film vardır: dünya perdesi üzerinde, her zaman gözlerimizin önünde seyrettiğimiz görünmez bir makine tarafından bize oynatılan film. varsa eğer, en gerçekçi sanatçı tanrıdır. öteki sanatçılar, ister istemez gerçeğe sadık olamayacaklardır.

balzac: "deha her şeye benzer, hiçbir şey ona benzemez."

muhteşemliği ile cisimleri ve heykelleri yaratan gerçek evren, aynı zamanda onlardan da göğün ışıklarını yaratan bir ikinci ışık alır. büyük üslup böylelikle, sanatçı ile konunun arasında yarı yolda kalmıştır.

oscar wilde hapishanede "bu sefil yerde benimle birlikte bulunan bahtsızların içinde, hayatın sırrı ile sembolik bağı olmayan tek bir kişi yok." diyordu. evet, ve işte, sanatla bir araya gelen de hayatın bu sırrıdır.

büyük eser, sonuçta bütün yargıçları birleştirir. sanatçı, büyük bir eserle, hem insanlığın en büyük çehresi karşısında saygı duyuyor hem de canilerin en sonuncusu önünde eğiliyor demektir.