31.07.2017

satranç

edgar allan poe

satranç oyununun düşünce üzerindeki etkileri çok yanlış anlaşılmıştır. bir satranç oyuncusu hiç çözümleme yapmadan bazı hesaplamalar yapar. gösterişi sevmeyen dama oyununun, ustaca bir araya getirilmiş saçma zorluklarla dolu satranç oyununa oranla, düşünce gücünün en yüksek katlarını kullandırmak bakımından daha kesin, daha yararlı olduğunu düşünüyorum.

satranç oyununda taşların değişik, başka başka hareketleri vardır; değerleri de çeşitlidir, birbirine uymaz. karışıklığı derinlik sanıyor, yanılıyorlar; -görülmemiş bir yanılma değil doğrusu- bu oyun bütünüyle dikkate dayanır. bir an dikkatiniz gevşeyecek olsa hata yaptınız demektir; ya bir taş kaybedersiniz ya da yenilirsiniz. hareketler sadece türlü türlü değil, üstelik karışıktır da; o yüzden bu gibi hatalara düşme olasılığı çoktur. on oyundan dokuzunu, kafası derli toplu işleyenler kazanır. zeki olmak yetmez.

damada ise tam tersine hareketler tek çeşittir, pek öyle bir değişiklik yoktur. dikkatsizlik olasılığı azalmıştır. dikkat kullanılmaz bile. her iki taraf da kazandıklarını kendi beceriklilikleriyle kazanırlar.

daha elle tutulur bir örnek verelim: bir dama oyunu var diyelim, sadece dört tane dama olmuş taş kalmış ortada. elbette ki böyle bir durumda hata yapılması beklenemez. kazanmak için -oyuncular eşdeğerde iseler- görülmemiş bir hareket yapmak gerekir. öyle bir hareketi de insan ancak kafasını kullanarak bulabilir. basmakalıp çarelere başvuramayacağından, çözümleyici, karşısındakinin ruhuna girmek, düşünüşünü anlamak zorundadır. böylece, bir bakışta, -bazen gerçekten gülünecek derecede basit olan- ana yöntemler, baştan çıkarıcı, yanlış hesaplara sürükleyici oyunlar buluverir.