26.08.2016

din

felicien challaye

din, şu üç ilkel eğilimin tinselleşmesi ve sosyalleşmesi ile açıklanır: korunma içgüdüsü, merak, sempati.

başkalarını yargılamaktan kaçınmalıdır. zamanın töresi, zina yapan kadının taşlanmasına izin veriyordu. isa, kadını suçlayanlara şöyle der: "içinizde hanginiz günahsızsa ilk taşı o atsın ona!"

tanrının çevresini saran melekler gibi, şeytanın yanında bulunan iblisler de ilkel animizmin kalıntılarıdır. meleklere tapınış, ilkel animizmin uzantısıdır.

bütün öteki kutsal kitaplar gibi, hristiyanlığın kutsal kitabı da insan elinden çıkmadır.

hristiyan tanrısına karşı birçok güçlü itirazların yapılmakta olduğu da kuşkusuzdur. bir tek insanın -yani adem'in- işlediği günahı bütün insanlara yükleyen; sonra bu zavallı insanlığı bağışlamak için onun hatalarını yüklenecek çilekeş bir kurbana gereksinimi olan; bu özverinin yaratacağı hoşnutluğu elde etmek için bir bakirenin -meryem'in- karnına kendi oğlu -isa- olacak olan tohumu yerleştiren bu yaratan da acayip bir tanrıdır doğrusu!

göksel bir baba'ya olan inanç, bütün gerçekleri tanrısallaştırmak gibi bir zorunluluk doğurmaktadır. insanlığa acı çektiren tüm kötülüklerin, onu küçük düşüren tüm adaletsizliklerin ardında iyi bir niyet bulmak gerekir; bu ise olacak iş değildir.

korunma içgüdüsü insanı yalnız bütün yaşamı boyunca gözetmekle kalmaz; aynı zamanda insanın ölümle yok oluş düşüncesi yüzünden acı çekmesine, bu düşünceye karşı başkaldırmasına da yol açar. insan bu yok oluş düşüncesini nahoş ve aşağılatıcı bularak reddeder. dinlerin çoğunluğu varlığın tümünün ya da bir parçasının ölümden sonra da yaşayacağını ileri sürerek bu kaygıyı yatıştırır.

buddha: her iki aşırı uçtan, yani iğrenç ve boş olan bir zevk ve sefa yaşamından da, iç karartıcı ve boş olan bir perhiz ve oruç yaşamından da sakınmak gerekir. bilgiye, gönül rahatlığına, mutluluk dolu bir hiçliğe erişmek için ikisinin ortasından geçen yoldan gitmek gerekir.