15.09.2010

hata sözleri

talat sait halman

dilimizin zengin bir atasözü, deyim ve özdeyiş dağarcığı var. atasözü, gerçeğin özüdür. az söyleyip öz söyleyenlerin dostu. gerçeklere yoğunluk, revnak ve kıvraklık verir. hele tam yerinde kullanılırsa, çoğunun tadına doyum olmaz. gelgelelim, o sözlerin eksik, yanlış, avutucu, aldatmaca, tutucu, savsaklayıcı olanlarını inkar edemeyiz.

ne yazık ki atalar sözü, klişeyi ve soğuk damgayı tercih ettiği için, zihni tembelliği pek çok dilde, duyguda, düşüncede kökleştirmek sonucunu verir.

ta eskilerden kalma söyleyişleri eskidir diye kabullenmek olur iş değil. onların çoğu, abartma ya da aşırı basitleştirme yüzünden kolayca çürütülebilir. "dost acı söyler" bunlardan biri. en acı gerçekleri bile tatlı dille anlatan nice dostlar biliriz hepimiz. "gavurun tembeli keşiş, müslümanın tembeli derviş" lakırdısı berbat bir davranış, bağışlanması zor bir haksızlıktır. sizi bilmem ama, benim tanıdığım en çalışkan ve verimli insanlar arasında, keşişler ve dervişler vardır.

kimi sözler, kullanıla kullanıla soysuz olmuştur. adam, saçma sapan bir benzetme yapar da, "teşbihte hata olmaz" hikmetine sığınarak kurtarır kendini. oysa bu sözü söyleyen, "teşbihte hatadan kaçınmalı" demek istemiştir. "borç yiğidin kamçısıdır" eminim, son yıllarda, politikacıların halkı aldatmak için bozduğu bir atasözü. bana öyle geliyor ki, vaktiyle "borç, yiğide teşvik olur" diye kullanılmıyordu da, "borç alan yiğit, kamçı altında yaşayan kullar köleler gibi olur" anlamına geliyordu.

"kırk hırsız bir çıplağı soyamaz" lafı da artık doğru değil. çünkü açlarımızı, çıplaklarımızı soyan nice "kırk haramiler" gelip geçti. "lafla peynir gemisi yürümez" nüktesine inanmayın; yıllarca "lafla peynir gemisi yüzdüren" az mı politikacı gördük? barınacak yeri olmayan vatandaşa "garip kuşun yuvasını allah yapar" diyorlar.

atasözleri, çoğu zaman dolgun kafiyelere yaslanıyorlar. kafiye hatırı için olacak, hatırı sayılır bir yayılma ve yaşama gücüne erenlerden birisi, belki de en münasebetsizi şu: "çok güvenme dostuna" e? ne olacakmış? çünkü "saman tepermiş postuna." buyurun cenaze namazına. peki. dostumuza güvenmeyelim de düşmanımıza mı güvenelim? korkunç bir atasözü daha: "her koyun kendi bacağından asılır." (bedri rahmi eyüboğlu)

atalar sözü, gün olur, oyalamak, aldatmak, yalan yere teselli etmek için kullanılır. din konusunda dosdoğru sözler var: "insaf dinin yarısıdır.", "islamın şartı beş, altıncısı insaf." ama çok kötüleri de var: "allah sevdiğine dert verir" sözüne inanmak bence imana aykırıdır. sabrın sonu bazen felakettir. "allah allah demeyince düzelmez" ta dede korkut masalları'ndan beri başımıza dert. allah'a imanı güçlü olan, işlerin düzelmesi için "allah allah demekte hiç kusur etmeyen nice insanın ve toplumun işleri hiç düzelmiyor ve düzelmeyecek.

shakespeare, "kuru gürültü" adlı komedisinde, "acıları atasözleriyle sar sarmala" diyor. doğru söylüyor. yüzyıllar boyu, halkın imanını sömürenler, yalan yanlış atasözleriyle avutmuş ve aldatmışlardır iyi insanları. "kanaat gibi devlet olmaz" bu sakat sözlerden biridir.

dede korkut masalları'nda "eski dost düşman olmaz" sözü var. gaflettir bu düşünce. bazı eski dostlar, kalleş düşmanlara dönüşür. bazen kızını döven, dizini döver; çünkü dayak atmak bir erdem değildir ve çoğu zaman ters sonuç verir. yalancının mumu da, her zaman yatsıda sönmüyor. ne hınzır yalancılar var ki mumları yıllarca sönmedi.

en çirkin atasözleri, bana sorarsanız, değişik ulusları, ırkları, insanlığın kesimlerini kötüleyenler.

eşitlik isteyen insanlarımıza öteden beri "beş parmak bir değil" diye karşılık verenlerimiz var. "acele işe şeytan karışır" lafını uyuşuk memurlar, dillerine persenk etmiştir. "iş olacağına varır" acıklı bir aczin, berbat bir fatalizmin ifadesi değildir de nedir? irade ve azimle çalışanlar yeni bir dünya yaratamaz mı?

bencilliğin, insan değeri bilmezliğin en çirkin ifadelerinden biri şu sözdür: "bana dokunmayan yılan bin yaşasın."

"dayak cennetten çıkmadır" gibi iğrenç bir deyime bağlanmak, kafası işleyen, yüreği çarpan herkes için bir yüzkarasıdır.

ulusların kültüründe ve tümüyle dünya uygarlığında, atalar sözünün belki de en sakıncalı yönü, tıpkı dogmatik düşünce gibi, kalıplaşmayı, cenderede kalmayı, gelişmemeyi, ilerlememeyi, köhneleşip çürümeyi desteklemesidir. her çağ, her yeni uygarlık dönemi, atılım yapmak isteyen, yapması zorunlu olan her toplum, geleneksel ve çağdaş bütün düşünceleri zorlamayı bilmeli ve becermelidir. "niyet hayır, akıbet hayır" bir aczin dile gelmesidir belki de. "başa gelen çekilir" diyen bir ulus, başında hep haksız bir yönetim bulacaktır.