2.09.2010

ordu devlet siyaset

şaban iba

ittihat ve terakki, 1. dünya savaşı'nın bitimindeki kesin yenilgiye kadar kendi yapısına uygun yarı askeri diktatörlüğü sürdürdü. alman militarizminin etkisiyle işi alman hayranlığına ve işbirlikçiliğine vardıran ittihatçılar, imparatorluğu askeri zaferlerle kurtarmayı ve ihya etmeyi düşünüyordu.

yurt dışında ve anadolu'da gelişmekte olan komünist hareketleri provoke etmek için mustafa kemal resmi bir tkp kurarak komüntern'e üyelik için başvurmuş fakat kabul edilmemişti. ankara'daki komünistler ise türkiye halk komünist partisi'ni kuruyorlardı. hükümet bu partiyi istiklal mahkemelerine sevk ediyor ve yargılamalar sonucu kapatılıyordu.

mustafa suphi ve arkadaşları trabzon'a varırlar. trabzon'da onları bekleyen jandarmalar tarafından silahları alınır, dövülür ve elleri kelepçelenerek daha önceden hazırlanmış bir motora bindirilir ve motor hemen denize açılır. arkasından başka bir motor hareket eder ve bu motordakiler tarafından mustafa suphi ve arkadaşları süngülenerek öldürülür. (1921)

mustafa suphi ve arkadaşlarının anadolu'ya gelişinin doğuracağı sonuçları değerlendiren tbmm hükümeti, kars'a girişleri sırasında kazım karabekir'e "suphi ve arkadaşlarının ankara'ya gelişlerinin önlenmesi ve duruma göre davranılması" emrini verir. hükümetin emrini yerine getiren karabekir, trabzon'da önceden hazırladığı bu komplo ile onları yok eder.

abd'nin yeni stratejisi, sovyetler birliği'ne komşu olan türkiye'de deniz ve hava üslerine sahip olmasını gerektiriyordu. abd türkiye'den üs vermesini istemiş, bu da olmayınca türkiye'yi nato'ya almıştı.

6-7 eylül olayları: kıbrıs sorunu dolayısıyla londra'da türk ve yunan dışişleri bakanları görüşme halindeyken, selanik'te atatürk'ün doğduğu eve bomba atıldı ve istanbul'da halk galeyana getirilerek ayaklandı. olay hükümetin bir provokasyonuydu. amaç bir halk gösterisi ile londra'daki görüşmeleri etkilemekti. polisin yukarıdan bir emirle müdahale etmediği olaylar kısa zamanda büyüdü ve rum azınlığa karşı tam bir talana dönüştü. daha sonra, bu bombanın bir mit elemanı tarafından atıldığı ortaya çıkmıştır.

ismet inönü: şartlar tamam olduğu zaman, milletler için ihtilal meşru bir haktır. bu yolda devam ederseniz ben de sizi kurtaramam.

ülke, cumhuriyet tarihinin en demokratik dönemini 1960'lar boyunca yaşadı.

albay talat aydemir 22 şubat 1962 ve 21 mayıs 1963'te iki kez darbe girişiminde bulundu. kalıcı bir askeri diktatörlüğü amaçlıyordu. iki müdahale de inönü ve ordu içindeki hükümete ve hiyerarşiye bağlı subaylar tarafından önlendi. darbeciler hızla yargılandı ve 7 idam kararı, 30 müebbet kararı verildi. 1293 harbiyeli beraat ettirildi fakat hepsi de ordudan atıldı. 7 idamdan 4'ü talat aydemir, fethi gürcan, erol dinçer ve osman deniz'in kararlarıydı. millet meclisi erol dinçer'in, cumhuriyet senatosu da osman deniz'in idam kararlarını onaylamadı. 26 haziran 1963'te fethi gürcan'ın, 5 temmuz 1963'te talat aydemir'in infazları yapıldı.

12 eylül'ün arkasında abd'nin olduğu tartışılmaz bir gerçekti. 12 eylül abd'nin ortadoğu'daki çıkarları için gerekliydi. 12 eylülcülere her istediğini yaptırdı. cuntaya da en geniş desteği verdi. ardından önce anap'ın kuruluşunu ve seçimlere katılmasını sağladı. seçimlerde de özal'ı destekledi. çünkü abd, özal'ı bir geçiş dönemi adamı olarak hazırlamıştı. 

emekli olan birçok general çeşitli holdinglerin yönetim kurullarında yüksek maaşlı görevler alarak tekelci sermaye için yaptıklarının karşılığını görmüştü. bir kısmı da sonraki süreçte anap, dyp ve rp'de siyasete atılacaktı.

turgut özal: mess başkanı, tekelci sermayenin en güvenilir adamı. demirel tarafından ekonomiyi yönetmek üzere başbakanlık müsteşarlığına getirildi. dünya bankası ve imf reçeteleri hayata geçirildi. serbest piyasa ekonomisi uygulandı. büyük bir devalüasyon yapıldı. temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları ve hayat pahalılığı sürekli arttı. yabancı sermayenin oranı konusundaki sınırlamalar kaldırıldı. kit'ler tasfiye edilmeye başlandı. yeni para-kredi ve faiz politikalarıyla kara para denilen gayrimeşru kazançlar aklandı. bu kararların bütün yükü başta işçi sınıfı ve emekçi kitleler olmak üzere halkın omuzlarına yıkıldı.

her askeri müdahale bir diğerine zemin ve gerekçe yarattı. ordunun devlet içindeki özerkliği genişletildi ve yasal güvenceye bağlandı. hiçbiri askeri otoriteyi sivil otoriteye tabi kılacak bir düzenlemeyi içermedi. bu nedenle her dönemde devletin ve toplumun militarizasyonu çabaları ile askeri müdahale tehdidi devam etti. böylece askeri müdahaleler toplumun özgürleşmesinin ve siyasetin toplumsallaşmasının önündeki en büyük engeli oluşturdu.

tsk'nın görevi, türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan tc'yi korumak ve kollamaktır ilkesi askeri müdahalelerde hukuki dayanak olarak kullanılacaktı.