9.02.2010

sermaye sınıfı

jack london

dünyanın doğal kaynaklarıyla, makineler de icat edilmişken, akılcı bir üretim ve dağıtım organizasyonu ve israfın benzer bir akılcılıkla önlenmesiyle, becerikli işçiler herkesi doyurmak, giydirmek, barındırmak, eğitmek ve herkese makul ölçüde yaşam lüksü sağlamak için, günde iki ya da üç saatten fazla çalışmak zorunda kalmayacaktır. maddi yokluklar ve perişanlık, ölesiye çalışan çocuklar, hayvan gibi yaşayıp ölen erkekler, kadınlar ve bebekler kalmayacaktır. sadece maddeye değil, makinelere de hakim olunacaktır. öyle bir günde, bugünün açlık güdüsünden daha iyi ve soylu bir güdü ortaya çıkacaktır. hiçbir erkek, kadın ya da çocuk boş midesinin etkisiyle hareket etmeyecektir. tersine, heceleme yarışmasındaki bir çocuk, oyun oynayan oğlan ve kızlar, yasalar bulan bilimciler, o yasaları uygulayan buluşçular, kanvas boyayıp kile şekil veren sanatçılar ve heykeltıraşlar, insanlığa şarkılar ve devlet yönetimiyle hizmet veren şair ve devlet adamları gibi hareket edeceklerdir. bu durumdaki bir toplumun ruhsal, entelektüel ve sanatsal yükselişi muazzam olacaktır. insan dünyası dev bir dalgayla ilerilere atılacaktır.

sermaye sınıfına tanınan fırsat buydu işte. sadece, bu kadar kör ve açgözlü olmamak, daha akılcı bir yönetim sergilemek gerekliydi. insan ırkı için harika bir dönem mümkün olmuştu. ama sermaye sınıfı başaramadı. uygarlığımızı mezbahaya çevirdi. sermaye sınıfı suçunu inkar edemez. fırsatın farkındaydı. akıllı adamlar, araştırmacılar ve bilimciler bu fırsatı haber vermişlerdi. söyledikleri her şey kitaplardadır bugün; kanıtların hepsi fırsatın varlığını doğruluyor. ama sermaye sınıfı dinlemedi. fazlasıyla açgözlüydü. meclislerimizde, bugün yaptığı gibi utanmazca diklenip çocukları ve bebekleri ölesiye çalıştırmadan kar elde edilemeyeceğini bildirdi. vicdanını tatlı idealler ve güzel ahlaki değerlerle avutarak, insanlığın çilesinin, sefaletinin artarak sürmesine izin verdi. kısacası, sermaye sınıfı elindeki fırsattan yararlanamadı.

sermaye sınıfı bugün devrimin tehdidine karşı, geçmişte tanrı'nın sunduğu fırsata karşı olduğu gibi kördür. durumun nasıl tehlikede olduğunu göremiyor, devrimin gücünü ve nelere gebe olduğunu göremiyor. kendi rahat yolunda ilerleyip tatlı idealler ve güzel ahlaki değerler uydurup aşağılıkça maddi çıkarlar peşinde koşuyor.

geçmişteki hiçbir devrik yönetici ya da sınıf, onu alaşağı eden devrimi değerlendirememiştir; bugünün sermaye sınıfı da değerlendiremiyor. uzlaşmaya gitmek, barışçıl davranışlar göstermek, işçi sınıfının üzerindeki bazı sert baskıları kaldırarak yaşam koşullarını rahatlatmak yerine, işçi sınıfını kendine düşman ediyor ve onu devrime yönlendiriyor.

sermaye sınıfı o kadar kördür ki, yaşam koşullarını iyileştirmek yerine, kötüleştirmek için elinden geleni yapar. sermaye sınıfı temiz, soylu ve canlı olan hiçbir şey sunmaz.

düşmanlık hiçbir zaman devrimi bastıramamıştır ve sermaye sınıfının sunduğu tek şey düşmanlıktır.

sermaye sınıfı suçlu bulunmuştur. yönetimde başarısız olmuştur ve yönetim ondan alınacaktır.