19.12.2009

adalet

pascal

beni en çok şaşırtan şey, insanların zayıflıklarına nasıl şaşırmadıklarını görmek. herkes gayet ciddi hareket ediyor ve hepsi de kendince bir yol tutturmuş; üstelik bu yolu âdet böyle olduğu, âdete uymak sahiden iyi olduğu için değil de sanki aklın ve adaletin neyi gerektirdiğini kesin olarak biliyormuş gibi takip ediyorlar. sürekli hayal kırıklığına uğruyorlar ve tuhaf bir tevazuyla bunu, hep sahip olmakla övündükleri becerilerine değil de kendi hatalarına bağlıyorlar. bu durum, insanların en olmadık kanaatlere nasıl kapılabildiklerini, kaçınılmaz ve doğal biçimde zayıf değil de tersine birer bilge olduklarına nasıl inanabildiklerini gösteriyor.

uzun yıllarımı adalet diye bir şeyin var olduğuna inanarak geçirdim ve yanılıyor da değildim; çünkü tanrı'nın bize ilham ettiği türden bir adalet mevcuttur. fakat ben adaleti bu şekilde anlamıyordum ve işte bu noktada yanılıyordum; zira adaletimizin esasen hakkaniyetli olduğuna ve bunu bir şekilde bilip değerlendirebileceğime inanmıştım. ancak o kadar sık sağlıksız hükümlerde bulunduğumu gördüm ki en sonunda bu konuda önce kendimden, sonra da başkalarından şüphe etmeye başladım. her milletin ve her insanın değiştiğine şahit oldum. ve gerçek adaletin ne olduğu konusunda pek çok defa kanaat değiştirdikten sonra, doğamızın sürekli bir değişimden ibaret olduğunu anladım ve o zamandan bu yana da bende bir değişiklik olmadı. değişmiş olsam, bu görüşüm doğrulanırdı.