28.12.2008

ya allah

sadık hidayet

adamın biri şehir müftüsüne gider: "efendim, işlerim kesat gidiyor; ne yapayım?" diye sorar. o da "her gün namazdan sonra 'ya allah' de" der. adamın işi kötüleşir. yine çıkar müftünün huzuruna. "her namazdan sonra iki kez 'ya allah' de" öğüdünü alır. bu rakam günde kırka kadar ulaşır. sonunda adam iyice bunalır. gider müftüye. "alay ettin benimle. ne kadar "ya allah" dersem diyeyim, hiç faydası olmuyor." müftü "yarın sabah şehir kapısından çık. ilk gördüğünün yakasına sarıl; para vermedikçe yakasını bırakma." der.

adam ertesi sabah erkenden şehir kapısından çıkar. uzaktan çam yarması, çirkin, kılıksız bir arabın geldiğini görür. yaklaşıp selam verir. arap onu bir mağaraya götürür. orada zincire vurulmuş iki adamla ötede beride insan kemikleri görür. arabın yamyam olduğunu anlayınca kaçmaya yeltenir. arap onu bileğinden yakalar. o zaman "ya allah" diye haykırır ve haykırmasıyla arabın çatlaması bir olur. adam zincire bağlı olan iki kişiyi çözer, ölülerden kalan ne kadar para ve mücevher varsa alıp giderler. çünkü bu defa adam yüreğinden gelen sesle "ya allah" demiştir.