![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRYYDBzWuUN6dsBHzwhom4n4arFdUNBuHTZ_GnZuRCOYgb2aHsnHcN1TEIXTIE17Zve6YDiBGjYqURIeMiVd7TuBsBdQz7Uhds-tu4v0Um1EEkKP1EfltFd3VsRPlp2D2knxmdJuAUEMo/s400/hasan+ali+topta%25C5%259F+-+g%25C3%25B6lgesizler.jpg)
düşünce insanın içine düşünce, yolun yarısı tamam. yani varılır bir yere, önceki noktada değilsindir artık ve dönemezsin. dönsen de, eksik.
unutma, yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.
denizdeymiş gene; o sarı denizde. deniz çölün düşüymüş belki ya da çöl denizin; bilmiyor.
bunca yıldan beri hep akıllı davranmanın yorgunluğu çökmüştü omuzlarına; ölçülü olmanın, başarmaya çalışmanın ve içinde köpüren binlerce arzuyu bütün bunların gerisine atmanın yıllanmış bıkkınlığı gelip yüz çizgilerine oturmuştu. o anda kendi ağırlığıyla ezilen bir yorgun böcekti sanki; hiç kıpırdamadığı halde, görünmeyen bacakları ve kollarıyla çaresizlik içinde tepinip duruyordu. hareketlerinin hepsi masanın gerisinde duran hareketsizliğindeydi.