12.04.2008

iyiyim

ertan yılmaz



sana silah çektiğim aşk, bir dağ olsa
insanız, öğrenilebilir uzaklık da yok aramızda
kuş uçar kervan da geçer, hüküm, kanun bilirim
senden vazgeçmeyi kalbime kurşun sıksam beceremem

çatal bir dalla su arıyorum çölde. sevdamız öyle. ilk buna inanmalı insan. her gün senin için hazırlanmalıyım, her gün bir şey söylemeli yüzüm sana. koynum gülle kanayacak kadar hassas olmalı seninle. bu yeter. bu kalkışmada birbirimize tufana düşmüşçesine sarılmalıyız. kaosu sürdürebildiğin kadar sürdür, ilk bankaları kapat, para alışverişini yasakla, gerekirse çok ama çok sevdiğin halkına kara bir boşluksunuz de. hiç çekinme. en çok kırılacak sensin elbet, en çok ikimiz bir aradayken bir şeyler yapabiliriz, sen benden önce davran ve gelebiliyorsan çık gel şimdi. kalkışmanın sloganı: dünyayı vurmasınlar. seni seviyorum.

biliyorsun, neşter hayat veren tek bıçaktır.
karanfilse yaraya benzeyen tek çiçek.

alışmak kolaydır. günbegün çaresiz olduğun gelir aklına, alışırsın buna. oysa inanmak saldırmaktır. inanmak alışılacak bir duygu değildir. kitapları şöyle bir getir gözünün önüne. hepsi bağırıyor: sevda abartılmaya en uygun şey. belki çocukça; ama temiz, belki çaresizlikten, bir nedeni olmamalı, belki şimdi sen olsun diye, güzel mi güzel varlığına dokunmak için her kelime. yan yana geldiğinde, hepsi aynı anlamda buluşuyor; ama karşısı yok: seni seviyorum.

çık gel şimdi, yanına hiçbir şey alma; ya da gelme, bir kurumuş kavak yaprağına adlarımızı yaz. bir erguvanı hiç hava almayacak şekilde, bir yıl çürümeme savaşı vermesi için, kavanoza koy. bir atın uçabileceğine inan. bugün ölüyorum sandım bir an, alışamadım; ama alıştırmanı isterim. her şiirin yatağında çıplak bir sevgili uyuyor: seni seviyorum.

şimdi usturayla dövüşmeye çıktığım gölgem. uykusuz parklar, mezarlıklar, hastaneler, köprü altları, aşınmış insanlık. aşk bir boğuşma ve soluk almaksızın seni düşünmek. ellerin yanacağını bile bile köze dokunuş. unutma, umutlar düş kırıklıklarıyla beslenir. rock, bir gitarın kargaşasında sessiz bir ölüm. şiir, karşılıksız bir intihar. birbirimizi paçavraya çevirdiğimizde ne kadar kalmışsak, özgürlüğümüzden şüpheliyken, bir dağın kırılarak yaralandığını düşünmeyecek sadece seni seviyorum.

sırtını suya alan dağ, aşınıp kıyı olmayı da bilir.

hadi, kış olsun, soğuk bir gün olsun, pazartesiyi salıya bağla, sonra diğer günleri de bağla. sen hava durumlarını da kaçırma. üşümekteyim, anlamalısın sen yokken. cehennem kadar sıcak olsa, ateşe atıldığımda külüm kalmasa, dumanım çıkmasa. yeniden dirilmek de neyin nesi. oysa hep gitmek vardır hayatta. dönüş denilen sadece aldatmacadır. herkesin özlemi olanaksızlık. sen, şiir bozuğu dil: sen geçtiğim sırat. başıma ne gelse senden biliyorum, varlık nedenimsin.